Ve birbiri içinde bulunan flu manidar keyfiyetler, öyle
bir lisan- flahadettir ki; hem
Sâni-i Zülcemal
ini esmasy-
la tarif eder, hem evsafyla tavsif eder, hem cilve-i esma-
sn tefsir eder, hem teveddüt ve tearrüfünü, yani sevdi-
rilmesini ve tanttrlmasn ifade eder.
flte, bir tek çiçekten böyle bir flahadet iflitsen; acaba
zemin yüzündeki Rabbanî ba¤larda umum çiçekleri din-
leyebilsen, ne derece yüksek bir kuvvetle
Sâni-i Zülce-
lâl
in vücub-u vücudunu ve vahdetini ilân ettiklerini iflit-
sen, hiç flüphen ve vesvesen ve gafletin kalabilir mi?
E¤er kalsa, sana insan ve zîfluur denilebilir mi?
Gel, flimdi bir a¤aca dikkatle bak. flte, bahar mevsi-
minde yapraklarn muntazaman çkmas, çiçeklerin mev-
zunen açlmas, meyvelerin hikmetle, rahmetle büyüme-
si ve dallarn ellerinde, masum çocuklar gibi, nesimin es-
mesiyle oynamas içindeki lâtif a¤zn gör.
Nasl bir dest-i keremle yeflillenen yapraklarn dili ile
ve bir nefle-i lütufla tebessüm eden çiçeklerin lisanyla ve
bir cilve-i rahmetle gülen meyvelerin kelimat ile ifade
edilen hikmetli nizam içindeki adlli mizan; ve adli göste-
ren mizan içinde bulunan dikkatli sanatlar, nakfllar; ve
maharetli nakfllar ve ziynetler içinde rahmet ve ihsan
gösteren ayr ayr tatl tatmaklar; ve ayr ayr güzel koku-
lar ve hofl tatmaklar içinde birer mucize-i kudret olan to-
humlar ve çekirdekler, gayet zahir bir surette, bir
Sâni-i
Hakîm, Kerîm, Rahîm, Muhsin, Münim, Mücemmil,
SÖZLER | 1091
O
TUZ
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
olan anlamnda Allahn bir ismi.
keyfiyet:
nitelik, özellik.
lâtif:
hofl, güzel.
lisan:
dil.
lisan- flahadet:
flahitlik eden dil.
maharet:
ustalk, beceriklilik.
manidar:
manal.
masum:
günahsz.
mevzunen:
ölçülü olarak.
mizan:
ölçü, denge.
mucize-i kudret:
Cenab- Hakkn
kudretinin mucizesi.
Muhsin:
ihsan eden, iyilik yapan
Allah.
muntazaman:
düzenli olarak.
Mücemmil:
her fleyi güzel bir fle-
kilde yaratan Allah.
Münim:
nimet veren, nimetlen-
diren Allah.
nakfl:
süs, iflleme.
nesim:
hafif lâtif rüzgâr.
nefle-i lütuf:
lütuf ve ikramdan
kaynaklanan sevinç.
nizam:
düzgünlük.
Rabbanî:
Rab olan Allaha ait.
Rahîm:
çok merhamet eden,
esirgeyen, koruyan Allah.
rahmet:
acma, merhamet etme,
flefkat gösterme.
sanat:
bir fleyi yapmada gösteri-
len ustalk.
Sâni-i Hakîm:
her fleyi sanatla ve
hikmetle yaratan Allah.
Sâni-i Zülcelâl:
her fleyi sanatl
bir flekilde yaratan, sonsuz hafl-
met ve yücelik sahibi Allah.
Sâni-i Zülcemal:
sonsuz güzellik
sahibi ve her fleyi sanatla yapan
Allah.
suret:
biçim, flekil.
flahadet:
flahitlik, tanklk.
flüphe:
kuflku.
tarif:
anlatma, tantma.
tavsif:
vasflandrma, özelliklerini
anlatma.
tearrüf:
kendini tantma.
tebessüm:
gülümseme.
tefsir:
açklama.
teveddüt:
kendini sevdirme.
umum:
bütün.
vahdet:
birlik.
vesvese:
flüphe, sinsi düflünce.
vücub-u vücut:
varl¤ gerekli ol-
mak, olmamas imkânsz olmak.
zahir:
görünen.
zemin:
yer.
zîfluur:
fluur sahibi, bilinçli.
ziynet:
süs.
adil:
adaletli.
adl:
adalet.
cilve-i esma:
Allahn isimleri-
nin tecellileri, görünmeleri.
cilve-i rahmet:
Cenab- Hak-
kn merhamet, flefkat ve lüt-
funun görüntüsü.
dest-i kerem:
cömertlik eli.
esma:
adlar, isimler.
evsaf:
vasflar, nitelikler, özel-
likler.
gaflet:
gerçekleri görmeme,
önemsememe, iyi düflünme-
me tavr.
gayet:
çok, pek çok.
hikmet:
belirli gayelere yö-
nelik, faydal, anlaml ve yerli
yerinde olufl.
ifade:
anlatma, bildirme.
ihsan:
iyilik etme, ikram et-
me.
ilân:
herkese duyurma.
kelimat:
kelimeler.
Kerîm:
ikram ve ihsan bol