Sikke-i Tasdik-i Gaybi - page 421

ruh-i asliyi rencide etmeden, yeni izah tarzlanyla, zama-
nın fehmine uygun yeni ikna usulleriyle ve yeni tevcihat
ve tafsilat ile ifa-i vazife ederler.
Bu memurin-i Rabbaniye, fiiliyatlarıyla ve amelleriyle
de memuriyetlerinin musaddıkı olurlar. Salabet-i imani-
yelerinin ve ihlaslarının ayinedarlığını bizzat ifa ederler.
Mertebe-i imanlarını fiilen izhar ederler. Ve ahlak-ı Mu-
hammediyenin (
ASM
) tam amili ve mişvar-ı Ahmediyenin
(
ASM
) ve hilye-i Nebeviyenin hakikî labisi olduklarını gös-
terirler. Hulasa, amel ve ahlak bakımından ve sünnet-i
Nebeviyeye ittiba ve temessük cihetinden ümmet-i Mu-
hammede tam bir hüsn-i misal olurlar ve numune-i iktida
teşkil ederler. Bunların, Kitabullahın tefsiri ve ahkam-ı di-
niyenin izahı ve zamanın fehmine ve mertebe-i ilmine gö-
re tarz-ı tevcihi sadedinde yazdıkları eserler, kendi tilka-i
nefislerinin ve kariha-i ulviyelerinin mahsülü değildir, ken-
di zeka ve irfanlarının neticesi değildir. Bunlar, doğrudan
doğruya menbaı vahiy olan Zat-ı Pak-i Risaletin manevî
ilham ve telkinatıdır.
Celcelutiye
ve
Mesnevi-i Şerif
ve
Fü-
tuhul-Gayb
ve emsali asar hep bu nevidendir. Bu asar-ı
kudsiyeye o zevat-ı alişan ancak tercüman hükmündedir-
ler. Bu zevat-ı mukaddesenin, o asar-ı bergüzidenin tan-
ziminde ve tarz-ı beyanında, bir hisseleri vardır; yani bu
zevat-ı kudsiye, o mananın mazharı, miratı ve makesi
hükmündedirler.
Risale-i Nur ve tercümanına gelince: Bu eser-i alişan-
da şimdiye kadar emsaline rastlanmamış bir feyz-i ulvi ve
bir kemal-i namütenahi mevcut olduğundan ve hiçbir
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 421 |
G
ÜZEL
M
EKTUPLAR
ahkâm-ı diniye:
dine ait hü-
kümler, dinle ilgili hükümler.
ahlâk-ı Muhammediye:
Hz.
Muhammed’in (asm) ahlâkı.
amel:
iş, uygulama, yapma
amil:
yapan, işleyen; yapan,
yapıcı
asar:
eserler
asar-ı bergüzide:
yüksek de-
ğerdeki eserler, değeri yüksek
olan eserler.
asar-ı kudsiye:
kudsî eserler,
yüce belirtiler, izler.
âyinedar:
ayna tutan
eser-i âlişan:
şanı büyük ola-
nın eseri.
fehm:
anlayış
feyz-i ulvî:
yüksek feyiz, yüce
feyiz.
fiilen:
fiille, davranış ve hare-
ketle
fiiliyat:
fiil olarak gerçekleştiri-
len şeyler, yapılanlar
Fütuhü’l-Gayb:
Abdülkadir-i
Geylânî Hazretlerinin bir eseri.
hilye-i Nebeviye:
Resulullahın
yüzü ve görünüşü.
hüsn-i misal:
güzel örnek
ifa:
bir işi yapma, yerine getir-
me
ifâ-yı vazife:
görevini yerine
getirme, vazifeyi yapma.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli
başka bir karşılık beklemeksi-
zin, sırf Allah rızası için yapma
ilham:
belli bilgi vasıtalarına
başvurmadan Allah tarafından
insanın kalbine veya zihnine
indirilen mana
irfan:
bilme, biliş, anlayış, vu-
kuf
ittiba:
tabi olma, uyma, itaat
etme
izhar:
gösterme, açığa vurma
kariha-i ulviye:
üstün fikir ka-
biliyeti.
kemal-i namütenahi:
sonsuz mü-
kemmellik.
Kitabullah:
Allah’ın kitabı, Kur’ân-ı
Kerîm.
lâbis:
giyen, giymiş, giyinmiş.
ma’kes:
ayna.
mazhar:
bir şeyin çıktığı yer, zu-
hur ettiği, göründüğü yer
memurin-i Rabbaniye:
her şeyi
terbiye eden, nimetlendiren, Rab
olan Allah’ın memurları.
menba-ı vahiy:
vahiy kaynağı
mertebe-i ilim:
ilim derecesi, bilgi
mertebesi
mertebe-i iman:
iman derecesi,
mertebesi
Mesnevî-i Şerif:
Mevlâna’nın her
beyti kendi aralarında kafiyeli
olan, içinde dinî ve ahlâkî nasihat-
ler bulunan Farsça eseri.
mir’at:
ayine, ayna
mişvâr-ı Ahmediye:
Hz. Muham-
med’in (asm) hareketi, tavrı; Resu-
lullahın tarzı, gidişatı.
musaddık:
tasdik eden, gerçekliği-
ni doğrulayan
nümune-i iktida:
örnek alınıp
uyulacak tarzdaki nümune, uyula-
cak, tâbi olunacak örnek.
ruh-i aslî:
bir şeyin esas olan özü.
salâbet-i imaniye:
imanın kazan-
dırdığı ve gerektirdiği sağlamlık,
cesaret, şecaat.
sünnet-i Nebeviye:
Hz. Muham-
med’e (asm) ait sünnet.
tafsilât:
tafsiller, açıklamalar, izah-
lar
tanzim:
düzenleme, tertipleme
tarz-ı beyan:
açıklama ve söyle-
me şekli.
tarz-ı tevcih:
yorumlama tarzı,
yorumlama şekli
telkînât:
telkinler, fikir aşılamalar
temessük:
yapışma, sarılma, sıkı-
ca tutunma
teşkil:
oluşturma, şekillendirme
tevcihat:
mana vermeler, yorum-
lamalar
tilka-i nefs:
nefis tarafı, nefis cihe-
ti.
ümmet-i Muhammed:
Hz. Mu-
hammed’in ümmeti; Hz. Muham-
med’e (asm) bağlı olan ve yolun-
dan gidenler.
zat-ı pak-i risalet:
peygamberliğin
pak ve temiz zatı.
zevat-ı âlişan:
şanı yüce kimseler,
şanlı kimseler.
zevât-ı kudsiye:
kusursuz, günah-
sız yüce zatlar
zevat-ı mukaddese:
mukaddes
zatlar, mübarek, temiz kimseler.
1...,411,412,413,414,415,416,417,418,419,420 422,423,424,425,426,427,428,429,430,431,...560
Powered by FlippingBook