Sikke-i Tasdik-i Gaybi - page 384

edilmeden yazılması, hatta en mühim bir parça ve o par-
çada lâfz-ı Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm kelime-
sinde zahir bir hatem-i nübüvveti gösteren dördüncü cüz,
üç-dört saatte, dağda, yağmur altında, ezber yazılmış. Ve
Otuzuncu Söz gibi mühim ve dakik bir risale, altı saat için-
de bir bağda yazılmış. Ve Yirmi Sekizinci Söz, Süley-
man’ın bahçesinde bir, nihayet iki saat içinde yazılması
gibi, ekser risaleler böyle olması; ve eskiden beri sıkıntılı
ve münkabız olduğum zaman en zahir hakikatleri dahi be-
yan edemediğimi, belki bilemediğimi yakın dostlarım bi-
liyorlar. Hususan o sıkıntıya hastalık da ilâve edilse, daha
ziyade beni dersten, teliften men etmekle beraber, en mü-
him Sözler ve risaleler, en sıkıntılı ve hastalıklı zamanım-
da, en sür’atli bir tarzda yazılması, doğrudan doğruya bir
inayet-i İlâhiye ve bir ikram-ı Rabbanî ve bir keramet-i
Kur’âniye olmazsa nedir?
Hem hangi kitap olursa olsun, böyle hakaik-ı İlâhiye-
den ve imaniyeden bahsetmişse, alâküllihâl bir kısım me-
saili, bir kısım insanlara zarar verir. Ve zarar verdikleri
için, her mesele herkese neşredilmemiş. Hâlbuki şu risa-
leler ise, şimdiye kadar hiç kimsede –çoklardan sorduğum
hâlde– sû-i tesir ve aksülamel ve tahdiş-i ezhan gibi bir
zarar vermedikleri, doğrudan doğruya bir işaret-i gaybiye
ve bir inayet-i Rabbaniye olduğu bizce muhakkaktır.
Altıncı İşaret
Şimdi bence kat’iyet peyda etmiştir ki: Ekser hayatım
ihtiyar ve iktidarımın, şuur ve tedbirimin haricinde, öyle
aksülamel:
tepki, reaksiyon
alâküllihâl:
ister istemez, olduğu
kadar, şöyle böyle.
Aleyhissalâtü vesselâm:
‘salât ve
selam onun üzerine olsun’ anla-
mında Hz. Muhammed’e dua
beyan:
açıklama, bildirme, izah
cüz:
kısım, parça
dakik:
ince ve derin
ekser:
pek çok
hakaik-ı İlâhiye:
Allah’ın zât ve sı-
fatlarına ait gerçekler, İlâhî haki-
katler, gerçekler
hakaik-ı imaniye:
imana ait haki-
katler, imanî gerçekler.
hakikat:
gerçek, esas
hariç:
dışarı
hatem-i nübüvvet:
Peygamberlik
mührü.
hususan:
bilhassa, özellikle
ihtiyar:
irade, tercih; kendi istek
ve arzularına göre hareket et-
me
ikram-ı Rabbanî:
bütün var-
lıkları terbiye ve idare eden Al-
lah’ın ikramı, ihsanı ve şeref-
lendirmesi
iktidar:
güç yetme, bir işi ger-
çekleştirmek için gereken
kuvvet
inayet-i İlâhiye:
Allah’ın yar-
dımı
inayet-i Rabbanîye:
her şeyin
terbiye ve idare eden Cenab-ı
Hakk’ın yardımı
işaret-i gaybiye:
gaypla ilgili
işaret; Hz. Peygamber, müçte-
hit imamlar tarafından gayba
ait verilen haberler, işaret yolu
ile yapılan açıklamalar.
kat’iyet:
kat’îlik, kesinlik.
keramet-i Kur’âniye:
Kur’ân-
’ın kerameti.
lâfz-ı Resul-i Ekrem:
"Resul-i
Ekrem" ibaresi..
men:
yasak etme, engelleme
mesail:
meseleler.
mesele:
önemli konu
mühim:
önemli, ehemmiyetli
münkabız:
sıkıntılı, sıkılmış
neşr:
herkese duyurma, yay-
ma, tamim
nihayet:
en sonunda.
peydâ:
meydana gelme, açığa
çıkma
s
û
-i tesir:
kötü etki
şuur:
bilinç
tahdiş-i ezhan:
zihinleri kur-
calama.
tarz:
biçim, şekil
tedbir:
idare etme, çekip çe-
virme
telif:
eser yazma
zahir:
açık, âşikar
ziyade:
fazla, fazlasıyla
P
ARLAK
F
IKRALAR
| 384 | SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ
1...,374,375,376,377,378,379,380,381,382,383 385,386,387,388,389,390,391,392,393,394,...560
Powered by FlippingBook