vaziyeti, orucunu bozmuş bir doktorun tıp noktasında hâ-
kimane vaziyetini kabul etmedi ki o vaziyet ona verildi.
Evet, Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsinden gelen şifa
duası, öyle yüz bin doktora mukabil gelir diye biz de tas-
dik ettik.
Hem bu hastalığın Leyle-i Kadirde Risaletü’n-Nur’un
talebeleri, hususan masumların ettikleri şifa duaları öyle
bir derece harika bir surette tesirini gösterdi ki, Üstadı-
mıza sıhhat halinden daha ileri bir surette birden bir vazi-
yet verildi, Leyle-i Kadre lâyık bir tarzda çalışmaya başla-
dı. Risale-i Nur Şakirtlerinden gelen bu dua-i şifa, harika
bir mu’cize gibi, bir keramet olduğunu biz gözümüzle
gördük.
Risale-i Nur Şakirtlerinden
Emin, Feyzi
* * *
Bizden bir ay uzakta bulunan Risaletü’n-Nur Şakirtleri,
Üstadımızın hastalığının aynı zamanında hastalığının vazi-
yetini rüyada aynen gördükleri gibi, Sabri ve Hafız Ali’nin
taifeleri de aynı vakitte burada, yani Kastamonu’da olduğu
gibi hasta olan Üstadımızın hesabına daha mühim bir tarz-
da çalışmışlar. Şöyle ki:
Sabri’nin Mektubunun Bir Parçasıdır.
Üstadım Efendim,
Rahatsızlığınız anında oradaki menba-ı Nurun müca-
hitleri, bir saat mesai-i maneviyelerini hadim-i Kur’ân
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 285 |
G
ÜZEL
M
EKTUPLAR
arz-ı hürmet:
hürmet, saygı
gösterme, saygı duyduğunu
bildirme.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
dua-yı şifa:
şifa duası.
hâdim-i Kur’an:
Kur’an’a hiz-
met eden, Kur’an hizmetkârı.
hâkimâne:
hükmedercesine.
hârika:
olağanüstü.
haşiye:
dipnot.
hususan:
bilhassa, özellikle.
keramet:
Allah’ın velî kulların-
da görülen olağanüstü hâller
veya tabiatüstü hâdiseler.
leyle-i Kadir:
Kadir Gecesi,
Kur’ân-ı Kerîm’in dünya sema-
sına nazil olduğu gece, Rama-
zan’ın 27. gecesi.
masum:
suçsuz, günahsız, saf,
temiz.
menba-ı Nur:
Risale-i Nur’un
kaynağı.
mesai-i maneviye:
manevi-
yatla ilgili meseleler, çalışma-
lar, işler.
mu’cize:
benzerini yapmak-
tan insanların aciz kaldığı şey.
mukabil:
karşılık.
mücahede:
savaşma, müca-
dele.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
Risaletü’n-Nur:
Nur Risalesi,
Bediüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
selâm:
barış, rahatlık, selamet
ve esenlik dileme.
sıhhat:
sağlık, esenlik.
suret:
biçim, şekil, tarz.
şahs-ı manevî:
manevî şahıs, belli
bir kişi olmayıp bir cemaatten
meydana gelen manevî şahıs.
şakirt:
talebe, öğrenci.
şifa:
bedenî ve ruhî bir hastalığın
son bulması, sağlığına kavuşma.
taife:
takım, güruh.
talebe:
öğrenci.
tarz:
biçim, şekil.
tasdik:
doğrulama, onaylama.
vaziyet:
durum.