yaşında
(HAŞİYE)
cübbeyi giyiyorum. Cenab-ı Hakka şükre-
diyorum.
Said Nursî
* * *
E
MİN VE
F
EYZİ
’
NİN
I
SPARTA
’
DAKİ
K
ARDEŞLERİNE
Ü
STADLARININ
H
ASTALIĞI
H
AKKINDA
B
İR
M
EKTUPLARIDIR
.
................
Ramazan-ı şerifte beş gün savm-ı visal içinde gıda ola-
rak, ekmeksiz muhallebi ve beş altı kaşık da soğuk yo-
ğurt. Üçüncü gece, yarım kaşık muhallebi ve dördüncü
gecesinde iftarda sulu şehriyeden beş kaşık ve beş kaşık
sahurda, yine o şehriyeden ve yoğurttan üç dört kaşık su
sayılmamak şartıyla şehriyeden beş dirhem, yoğurt süzül-
se on dirhem, muhallebi susuz altı yedi dirhem, beşinci
gecede, tanesiz gibi gayet hafif şehriye beş altı kaşık, sa-
hurda altı yedi kaşık pirinç çorbası, mecmuu otuz dirhem
gıdayla beş gün savm-ı visali, teravih noksan olarak sair
vazifelerin yapılması, Risaletü’n-Nur Şakirtlerini ihata
eden inayetin harikalarından bir kerametini gördük.
Hem Üstadımızdan hiç görmediğimiz, ikimiz (yani
Emin, Feyzi), Barla, Isparta Süleymanları gibi inceden in-
ceye hastalık hiddetlerini tahrik etmemek için ihtiyat
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 283 |
G
ÜZEL
M
EKTUPLAR
ahiret:
dünya hayatından
sonra başlayıp ebediyen de-
vam edecek olan ikinci hayat.
dirhem:
yaklaşık üç grama
denk gelen eski bir ağırlık öl-
çüsü.
gayet:
son derece.
hârika:
olağanüstü.
haşiye:
dipnot.
hemşire:
kız kardeş, bacı.
hiddet:
öfke, kızgınlık.
ihata:
kuşatma, içine alma.
ihtiyat:
uzak görüşlü olma,
geleceği düşünerek tedbirli
hareket etme.
inayet:
yardım, ihsan, lütuf.
keramet:
ermişçesine yapılan
iş, hareket veya söylenen söz,
fikir.
mecmu:
toplam, tüm.
muhterem:
saygı değer, hür-
mete layık, saygın.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
nam:
ad.
ramazan-ı şerif:
mübarek, şe-
refli Ramazan ayı.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
sair:
diğer, başka, öteki.
savm-ı visal:
iki gün iftar et-
meden oruç tutma.
HAŞİYE:
Risale-i Nur Şakirtlerinden ve ahiret hemşiremizden Asiye na-
mında bir hanım eliyle o mübarek emaneti aldım.
şakirt:
talebe, öğrenci.
şükür:
Allah’ın nimetlerine karşı
memnunluk gösterme, gerek dil
ile gerekse hal ile Allah’ı hamd et-
me.
tahrik:
hareket ettirme, harekete
geçirme.
talebe:
öğrenci.
vazife:
görev.