Sikke-i Tasdik-i Gaybi - page 277

olan gaybiyat, niyet ve ihtiyar ile verilmediği gibi, niyetle
de müdahale etmek, o yasağa karşı adem-i itaati işmam
ediyor.
* * *
HAZRET-İ GAVSIN KERAMET-İ GAYBİYESİNİ
TEYİT EDEN BİR AYETİN İŞARATINDAKİ
BİR NÜKTE-İ İ’CAZİYEDİR.
Kur’ân’dan tereşşuh eden o Sözler ve risaleler,
Kur’ân-ı Hakîm’in bir nevi, müstakim tefsiri ve hakaik-i
imaniyenin istikametli ve kuvvetli delilleri olduğundan, o
risaleler ve sözlere gelen şeref ve takdir ve tahsin,
Kur’ân’a ve hakaik-ı imana aittir. Madem öyledir; bilâ-
perva derim ki:
(1)
@ m
Ú/
Ño
e m
ÜÉn
àp
c »/
a s
’p
G m
¢ùp
HÉn
j n
’n
h m
Ör
Wn
Q n
’n
h
sırrıyla, Kur’ân’da elbette bu istikametli tefsirinin
istikametine işaret var. Evet var. Kur’ân o tefsirine hu-
susî bakıyor. Çünkü ayat-ı mühimmeden Sure-i Hud’da-
ki
(HAŞİYE)
(2)
l
ó«/
©n
°Sn
h w
»p
?n
°T r
ºo
¡r
æp
ªn
a
ayeti bulunan sayfanın
karşısında
(3)
n
är
ôp
eo
G BÉn
ªn
c r
ºp
?n
àr
°SÉn
a
ayeti,
-i atıf hariç olarak
n
är
ôp
eo
G BÉn
ªn
c r
ºp
?n
àr
°Sp
G
makam-ı ebcedîsi bin üç yüz ikidir.
adem-i itaat:
itaatsizlik, emri
dinlememe.
aleyhissalâtü vesselâm:
‘sa-
lât ve selam onun üzerine ol-
sun’ anlamında Hz. Muham-
med’e dua.
ayat-ı mühimme:
önemli
ayetler.
ayet:
Kur’an’ın her bir cümlesi.
azîm:
büyük.
bilâperva:
korkusuzca, çekin-
meden.
delil:
bir davayı ispata yarayan
şey, burhan.
ehemmiyet:
önem, değer,
kıymet.
fa-yı atif:
Arapça dilbilgisinde
atıf harflerinden olan’fe’.
ferman:
emir, buyruk.
gaybiyât:
gayba, bilinmeyen
alemlere ait, gelecek ve ahire-
te ait.
hakaik-ı iman:
iman hakikat-
leri.
hakaik-ı imaniye:
imana ait
hakikatler, imanî gerçekler.
hariç:
bir şeyin dışı, dışarısı,
dışta kalan.
haşiye:
dipnot.
Hazret-i Gavs:
Abdulkadir
1
”Yaş ve kuru ne varsa ap açık bir kitapta yazılmıştır.” En’âm Sûresi, 6:59.
2.
. Onların bir kısmı şakî, bir kısmı ise saîddir. (Hud Sûresi: 105)
3.
Emrolunduğun gibi dos doğru ol. (Hud Sûresi: 112)
HAŞİYE:
Hatta Resul-i Ekrem (aleyhissalâtü vesselâm) ferman etmiş ki:
m
Oƒo
g o
In
Qƒo
°S »/
ær
àn
Ñs
«n
°T
yani, sûre-i Hûd’daki
n
är
ôp
eo
G BÉn
ªn
c r
ºp
?n
àr
°SÉn
a
âyeti beni
ihtiyarlattırdı. Çünkü, ehemmiyeti azîmdir; istikamet-i tâmmeyi emre-
diyor. (Tirmizî,
Tefsîru Sure
, 56:6.)
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 277 |
S
EKİZİNCİ
L
EM
A
Geylanî (k.s) Hazretleri.
hususî:
özel.
ihtiyar:
irade, tercih; kendi istek
ve arzularına göre hareket etme.
istikamet:
doğruluk; inanç, düşün-
ce, niyet, tutum ve davranışta Al-
lah’ın rızasına uygun olarak doğru
yol üzere olma.
istikamet-i tamme:
tam bir isti-
kamet, söz, fiil ve yaşayışta tam
bir doğruluk
işarat:
işaretler, haber vermeler.
işmam:
hafif olarak duyurma,
koklatma.
Keramet-i Gaybiye:
gaybla ilgili
keramet, istikbal ile alâkalı kera-
met.
Kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve sure-
sinde sayısız hikmet ve faydalar
bulunan Kur’ân.
madem:
...den dolayı, böyle ise.
makam-ı ebcedî:
ebcetle ilgili ma-
kam, ebcedî mana, ebcedî hesap.
müdahale:
karışma.
müstakim:
doğru.
nevî:
çeşit, tür.
nükte-i i’caziye:
şaşırtan, mu’cize-
vî manası olan söz.
Resul-i Ekrem:
çok cömert, kerîm
olan peygamber, Hz. Muhammed
(asm).
sır:
gizli hakikat.
sure-i Hud:
Hud suresi.
şeref:
manevî büyüklük, yücelik,
onur.
tahsin:
beğenme, güzel bulma.
takdir:
kıymet verme, beğenme.
tefsîr:
Kur’ân’ın mana bakımından
izahı, açıklaması.
tereşşuh:
sızıntı, damla.
teyit:
kuvvetlendirme, sağlamlaş-
tırma; doğru çıkarma.
1...,267,268,269,270,271,272,273,274,275,276 278,279,280,281,282,283,284,285,286,287,...560
Powered by FlippingBook