on üç ehemmiyetli risalelerine işareten haber vermekle
beraber
(1)
o
?o
Qr
ón
b s
Ón
L …/
òs
dG p
ºr
°Sp
’r
G n
?p
ªn
MÉn
«n
a
’de dahi o kaside-
nin bir esası olan
o
ºs
¶n
©o
Ÿr
G o
ºr
°Sp
’r
Gn
ile çok iştigal ve istimdat
eden Risale-i Nur müellifine ve bunun on üç ehemmiyetli
vakıat-ı hayatına imaen, remzen, işareten mana-i meca-
zî ile haber veriyor. Hem madem mana-i mecazî ile ve
mefhum-i işarînin murat olmasına bir zayıf karine ve bir
gizli emare ve bir tek münasebet kâfi geliyor. Hem ma-
dem Risale-i Nur ve risalelerine ve müellifi ve ahvaline
olan işaretler birbirine karine olur. Belki meselenin vah-
deti itibarıyla umum işaretler, karineleriyle beraber her bi-
risine kuvvetli bir karine ve kavi bir emare hükmündedir.
Elbette diyebiliriz ki, Hazret-i İmam-ı Ali (
RA
) nasıl ki başta
(2)
r
än
ƒn
£r
fG p
¬p
æp
WÉn
Ñp
H m
QGn
ôr
°Sn
G p
?r
°ûn
c '
‹p
G
@
r
än
ón
àr
dG p
¬p
H ?/
Mho
Q $G p
ºr
°ùp
Ñp
H o
âr
Fn
ón
H
yani, “Hazine-i esrar olan
(3)
p
º«/
Ms
ôdG p
ø'
ªr
Ms
ôdG $G p
ºr
°ùp
H
ile baş-
ladım. Ruhum onunla o hazineyi keşfetti” diyerek sair
işaratın karinesiyle bir mana-i işarî ve bir medlûl-i meca-
zî suretinde Risale-i Nur’un bismillâhı hükmünde ve fati-
hası ve besmelesi ve
$G p
ºr
°ùp
H
’taki büyük sırrın hakikatini
beyan eden ve kısa ve gayet kuvvetli Birinci Söz namın-
da olan Bismillâh Risalesine ima, belki remiz, belki işaret
ediyor. Aynen öyle de, sair işaratın karine ve münase-
betiyle ve huruf-i Kur’âniyenin esrarından bahseden
gul olma.
kâfî:
yeter, elverir.
karine:
işaret, ipucu, iz, delil.
kaside:
övgü maksadıyla yazılmış
şiir ve bu şiirin nazım şekli.
kavi:
kuvvetli, güçlü.
madem:
...den dolayı, böyle ise.
mana-yı işarî:
yazı ve işaretlerle
ifade edilen mana.
mana-yı mecazî:
mecazî mana,
bir kelimenin veya lâfzın gerçek
anlamının dışında başka bir an-
lamda kullanıldığındaki mana.
medlûl-i mecazî:
mecaz yoluyla
delil getirmek.
mefhum-ı işarî:
işaret edilen ma-
na.
mesele:
önemli konu.
murâd:
maksat, meram.
müellif:
eser telif eden, yazan.
münasebet:
ilgi, ilişki, bağ.
nam:
ad.
remiz:
işaret, bir manayı ifade
eden veya bir manaya delalet
eden işaret ve şekil.
remzen:
remiz ile, işaret ederek,
işaretle.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
ruh:
dirilik kaynağı, hayatın temeli
ve sebebi olan manevî varlık.
sâir:
diğer, başka, öteki.
sır:
gizli hakikat.
suret:
biçim, şekil, tarz.
umum:
bütün.
vahdet:
birlik ve teklik.
vakıat-ı hayat:
hayatta yaşanan
hâdiseler, olaylar.
zaif:
zayıf.
ahval:
haller, durumlar.
besmele:
başlangıç.
beyan:
açıklama, bildirme,
izah.
bismillâh:
Besmele, Allah’ın
adı ve izni ile (başlangıç anla-
mında).
ehemmiyetli:
önemli.
emare:
alâmet, belirti, nişan.
fatiha:
başlama, giriş.
gayet:
son derece.
hakikat:
gerçek, esas.
hazine-i esrar:
sırların hazine-
si.
hükmünde:
değerinde, yerin-
de.
ima:
işaretle anlatma, üstü ka-
palı ifade etme.
imaen:
ima yoluyla, ima ede-
rek, sezdirerek, işaretle.
istimdat:
aman dileme, mer-
hamet ve yardımına sığınma.
işarat:
işaretler, haber verme-
ler.
işareten:
işaret ederek, belir-
terek.
iştigal:
bir işle uğraşma, meş-
1.
Ey ismiyle müsemma kadri yüce zat!
2.
Kur’ân’ın özeti, listesi, anahtarı ve pek çok İlâhî sırrın kıymetli, kudsî bir hazinesi olan
“Bismillâh” ile başladım. Ruhum, içinde gizlenmiş sırları bu sayede keşfetti.
3.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. (Fatiha Suresi: 1.)
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 185 |
S
EKİZİNCİ
Ş
UA