Dördüncü Remiz:
İmam-ı Ali (
RA
)
Siracünnur
’dan haber verdikten sonra
yine otuz üç ve bir cihetle otuz iki adet Süryanîce esma-
yı tadat ederken, Risale-i Nur’un en kuvvetli, en kıymet-
tar olan Mu’cizat-ı Kur’âniye Risalesine ve Otuz İkinci Sö-
ze kuvvetli işaret ettiği gibi, sair risalelere de remzen ve-
ya imaen veya telvihen bakar.
Evet Hazret-i İmam-ı Ali (
RA
) Risale-i Nur’a bakarak
Süryanî isimleri derç ederek diyor:
r
än
Qs
ƒn
æn
J Gv
ôp
°S p
êr
ô°t
ùdG o
ên
ôp
°S o
OÉn
?o
J @ k
án
fÉn
«n
H Gv
ô°p
S p
Qƒt
ædG o
êGn
ôp
°S o
OÉn
?o
J
r
än
óp
ªr
No
G o
QÉs
ædG p
¬p
H m
äƒo
cr
ôn
H ¢p
Sht
óo
?p
H @ m
ïn
£r
fn
ôn
°Tn
h m
ñp
RÉn
H m
?n
Ón
L p
Qƒo
æp
H
r
ân
ªn
°SGn
óp
©r
dG p
QÉn
æp
d ¢m
TGn
ôr
¡p
e m
?Én
£r
ªn
£p
H @ Ék
«p
dÉn
°Un
G m
?ƒo
ªn
f m
?ƒo
jÉn
jn
h m
?Én
«p
H
r
ân
¡n
£s
«n
W m
܃o
¡n
£r
«n
W m
܃o
¡n
W x
»p
¡n
W @ m
™ p
dÉn
°T m
܃o
©r
?n
°T m
™r
?n
°T m
?«/
gn
G m
?Én
¡p
H
r
ân
îs
ªn
°ûn
J m
ñƒo
ªn
°T m
äÉn
`j'
G m
ï«/
?r
ªn
àp
H @ r
ân
ªp
°ùr
bo
G m
ñho
ôr
Hn
Gn
h m
ñƒo
?r
ªn
«p
H m
ñƒo
fn
G
r
ân
î s
ªn
°ûn
J m
ñr
ön
ûp
H m
ñho
ör
ûn
j m
ñho
QÉn
ªn
N @ Én
gn
ór
©n
H m
ñƒo
ªr
jn
Pn
h m
ñho
òr
«n
H n
ïj/
PÉn
H'
G
r
än
ôu
ªo
Y o
¿r
ƒn
µr
dG p
¬p
H m
ñƒo
ªr
°Tn
G m
ñƒo
ªr
jn
òp
H @ Én
gn
ór
©n
H m
ñho
RÉn
Hn
h m
¿Én
«r
ªp
°Sn
h m
ïr
?n
Ñp
H
(1)
...»/
FÉn
Yo
O r
?n
Ñ`r
bp
G m
ân
în
ªr
?°n
ûn
H
diye dua ile hatmeder. Hazret-i İmam-ı Ali (
RA
) başta
sarahatle haber verdiği Risale-i Nur’u,
Siracünnur
ve
mahşere çıkarması.
hatm:
her hangi bir şeyi sonuna
kadar okuyup bitirme.
imaen:
ima yoluyla, ima ederek,
sezdirerek, işaretle.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
Mu’cizat-ı Kur’âniye:
Kur’ân’ın
mu’cizeleri.
remiz:
işaret, bir manayı ifade
eden veya bir manaya delalet
eden işaret ve şekil.
remzen:
remiz ile, işaret ederek,
işaretle.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
sâir:
diğer, başka, öteki.
sarahat:
sarihlik, açıklık, belirlilik.
siracü’n-nur:
Nurun lambası anla-
mında Risale-i Nur külliyatından
bir eser.
Süryanî:
Suriye ve Türkiye’nin gü-
ney doğusunda yaşayan, Sami ır-
kından bir Hıristiyan topluluğu.
Şakk-ı Kamer:
ayın ikiye bölün-
mesi; Hz. Muhammed’in (asm) Ce-
nab-ı Hakkın izniyle, bir parmak
işaretiyle ayı ikiye bölmesi sure-
tiyle gösterdiği büyük mu’cize.
tadat:
sayma.
telvihen:
telvih yoluyla, kinaye
şeklindeki işaretlerle.
zeyl:
ek, bir eserin devamı olarak
yazılan kısım.
cihet:
yön.
dair:
alakalı, ilgili.
derc:
toplama, bir araya getir-
me.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
esmâ:
adlar, isimler.
Haşr:
kıyametten sonra bütün
insanların bir yere toplanma-
ları, Allah’ın ölüleri diriltip
1.
Nurun kandili gizli olarak yakılıp apaçık aydınlatılır. • Kandiller kandili gizli olarak tutuştu-
rulur; o da tenevvür eder.
Celâl ve Hâlık isimlerinin nuru, Kuddüs isminin bereketi ve kibriyan ile dalâlet ve fitne ate-
şi söndürülür.
Allah, Hû, Samed, Kahhar isimleriyle ve savaş deniziyle, yükselen düşmanlık ateşi
söndürülür.
Allah, Hak, Cemîl, Vedûd ve Mucîb isimlerinin hürmetine;
Mürîd, Cemîl, Zahir isminle taksim edilen, yüce olan ve yüceltilen ayetlerin (ve tefsirlerinin)
şanı hürmetine;
……………
HAŞİYE:
Haşre dair meşhur Yirmi Dokuzuncu Söze, sonra Miraç ve
zeyli Şakk-ı Kamere bakar.
SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBÎ | 181 |
S
EKİZİNCİ
Ş
UA