Ş
aHıs
B
ilgileri
| 254 | MuhakeMat
– C –
CaLİNOS:
(ö. 200) İslâm tıbbını etkileyen ünlü Yunan hekim ve felsefecisidir. Asıl adı Galenos olup
İslâm dünyasında Calinus şeklinde şöhret bulmuştur. Adı Bokrot (Hipokrates) ve Lokman ile birlikte
anılan Calinus’un en önemli buluşu, İskenderiye Tıp Okulunun 400 yıldan beri kabul ettiğinin aksine,
damarlarda hava değil kanın dolaştığını ortaya koyması ve küçük kan dolaşımını kısmen anlamış ol-
masıdır. Calinus’un tabiat görüşünü büyük ölçüde Aristo’dan aldığı bilinmektedir. Özellikle dört unsur
ve dört tabiat doktrinini ahlât-ı erbaa kavramıyla irtibatlandırması; tabiatın boşluk kabul etmediğine,
kâinatta bir gayenin mevcut olduğuna inanması Aristocu temayüllerdir. İslâm dünyasında gerek tıp,
gerekse ahlâk teorileri bakımından hayli tesirli olan Calinus’un 400’den fazla eseri vardır.
CaRLYLe (thOMaS CaRLYLe [1795-1881]:
Avrupa’nın dahi muhakkiklerndendir. İskoç asıllı
tarihçi, yazar ve eleştirmen. 4 Aralık 1795 tarihinde Ecclefechan’da (Dumfriesshire, İskoçya) doğdu. Ka-
labalık bir aile çocuğu olup, annesi ve sekiz kardeşine olan aşırı bağlılığını ömrü boyunca devam ettirdi.
Köy okulunu bitirdikten sonra Annan Akademisine gönderildi (1805). Bu okuldan sonra Edinburg Üni-
versitesine gitti (1809). Bu sırada belli bir konu üzerinde yoğunlaşmamakla beraber çok sayıda eser
okudu. Babası papaz olmasını istediyse de buna ilgi göstermedi. Matematik eğitimi alarak 1814’te bu
dersi vermeye başladı.
Öğretmenliği bırakarak, 1819’da hukuk eğitimi almak üzere geri döndü. Bu tarihlerden itibaren inanç
dünyasında önemli değişiklikler ve gelişmeler oldu. Bu durumu 1836 yılında kaleme aldığı “Bay Teu-
felsdröckh’ün Yaşamı ve Düşünceleri” adlı eserinde yazdı. Bu arada Alman edebiyatına ve özellikle
Goethe’ye ilgi duydu. 1826 yılında evlendi. Bu dönemde ve evliliği boyunca maddî sıkıntı çekti.
Geçimini yazdığı yazılarla sağlamaya çalışıyor, ancak gerekli desteği görmüyordu. Buna rağmen fi-
kirlerinden ödün vermediği gibi, büyük bir tarih eserini yazmaya başladı. Büyük maddî sıkıntı
yaşamasına rağmen böyle bir girişimde bulunması dikkat çekicidir. Bu eserle beraber yoğun tarih araş-
tırmalarına girişti. 1837 yılında eserini tamamlayınca çok büyük alaka görerek halkın sevgisini kazandı.
Bundan sonra çok sayıda konferans çağrısı aldı. Dolayısıyla maddî durumu da önemli ölçüde düzeldi.
Maddeciliğe ve rasyonalizme karşıydı. Siyasî ve kültürel tarihin akışını ancak olağanüstü kişilerin
değiştirebileceğini savundu. İlâhî aydınlığı hedef aldı. Bir duvarcının oğlu olup yoksulluk içinde yaşadı-
ğı zamanlar çoktur.
1837 yılında “Fransız Devrimi” adlı büyük eserini kaleme aldı. Yalnızca giysilere ve dış görünüşe
önem verilen, riyakâr bir toplumda yaşamaktan müthiş bir derecede rahatsız oldu. Fransız Devrimi
sonrası saray mensubu ve soyluların çılgınlık ve bencilliklerini eleştirdi. Bu durum onu manevî değer-
ler üzerinde daha fazla yoğunlaşmasını netice verdi.
Gittikçe müthiş bir derecede kök salan ve toplumda şiddetli bölünmelere, sınıflar arasındaki farkın
zenginden yana gelişmeyi netice veren, kapitalist sisteme şiddetle karşı çıktı. Chartism (1840), Kahra-
manlar (1841), Geçmiş ve Bugün (1843) adlı eserlerinde, “bırakın yapsınlar” yaklaşımını eleştirdi Burjuva
sınıfının vurdumduymazlığı ile rejim karmaşasına eleştiriler yöneltti. Geleneksel iktisadî sisteme karşı
çıktı. Bozulan ve gittikçe yok olan değerler üzerine eğilerek, bunların yaşatılması veya yeniden toplu-
ma kazandırılması gereği üzerinde durdu. O, İslâm dünyası ve Almanya’da, eski değerler üzerinde
kurulacak yeni bir düzenle inkişaf edileceğine inandı.
Ömrü boyunca arayış içinde olan ve çok sayıda eser okuyan Carlyle, kiliseyi ve Hıristiyanlığı eleştir-
diği gibi Hz. Muhammed’e olan hayranlığını da açıklamaktan ve eserlerinde belirtmekten çekinmedi.
Hakka taraftar olup, İslâm Peygamberinin faziletlerini dile getirdi ve övgüler yağdırdı. Dinî taassubun
hüküm sürdüğü ve İslâm beldelerinin tek tek işgal edildiği bir dönemde bir üniversite rektörünün Hz.
Muhammed (
ASM
), Kur’ân-ı Kerîm ve İslâmiyet hakkındaki övücü sözleri dikkate değerdir Türkçe