Muhakemat - page 236

• Hem madem bu Arz, kesret-i mahlûkat cihetiyle ve
mütemadiyen değişen yüz binler çeşit çeşit enva-ı zevi’l-
hayat ve zevi’l-ervahın meskeni, menşei, fabrikası, meş-
heri, mahşeri olması haysiyetiyle, bu kâinatın kalbi, mer-
kezi, hulâsası, neticesi, sebeb-i hilkati olarak, gayet bü-
yük öyle bir ehemmiyeti var ki, küçüklüğü ile beraber ko-
ca semavata karşı denk tutulmuş. semavî fermanlarda
daima,
(1)
p
¢Vr
Qr
’Gn
h p
äGn
ƒ'
ªs
°ùdG t
Ün
Q
deniliyor. Ve madem,
bu mahiyetteki Arz’ın her tarafına hükmeden ve ekser
mahlûkatına tasarruf eden ve ekser zîhayat mevcudatını
teshîr edip kendi etrafına toplattıran ve ekser masnuatı-
nı kendi hevesatının hendesesiyle ve ihtiyacatının düstur-
larıyla öyle güzelce tanzim ve teşhir ve tezyin ve çok an-
tika nevilerini liste gibi birer yerlerde öyle toplayıp süs-
lettirir ki, değil yalnız ins ve cin nazarlarını, belki sema-
vat ehlinin ve kâinatın nazar-ı dikkatlerini ve takdirlerini
ve kâinatın sahibi’nin nazar-ı istihsanını celp etmekle,
gayet büyük bir ehemmiyet ve kıymet alan ve bu haysi-
yetle, bu kâinatın hikmet-i hilkati ve büyük neticesi ve
kıymetli meyvesi ve Arz’ın halifesi olduğunu fenleriyle,
sanatlarıyla gösteren ve dünya cihetinde sâni-i Âlem’in
mu’cizeli sanatlarını gayet güzelce teşhir ve tanzim ettiği
için, isyan ve küfrüyle beraber dünyada bırakılan ve aza-
bı tehir edilen ve bu hizmeti için imhal edilip muvaffakı-
yet gören nev-i benîâdem var.
• Ve madem bu mahiyetteki nev-i benîâdem, mizaç ve
hilkat itibarıyla gayet zayıf ve âciz ve gayet acz ve
âciz:
zayıf, güçsüz, zavallı.
arz:
yer, Dünya.
azap:
ceza, büyük sıkıntı, şiddetli
acı.
celp:
çekme, kendine çekme.
cihet:
yön.
cin:
gözle görünmez, lâtif cisim-
lerden ibaret bir yaratık.
düstur:
kanun, kural, esas.
ehemmiyet:
önem, de€er, kıy-
met.
ekser:
pek çok.
enva-ı zevi’l-ervâh:
ruh sahibi
olanların çeşitleri.
enva-ı zevilhayat:
canlıların tür-
lüsü, hayat sahibi olanların çeşit-
leri.
ferman:
emir, buyruk.
gayet:
son derece.
haysiyet:
itibar.
haysiyet:
şeref, onur, itibar.
hendese:
geometri; mühendislik.
hevesat:
hevesler.
hikmet-i hilkat:
yaratılış hikmeti.
hilkat:
yaratılış.
hükmetme:
hakim olma, işleme.
hulâsa:
bir şeyin özü, esası, temel
kısmı.
ihtiyacat:
ihtiyaçlar, lüzumlu olan
şeyler.
imhal:
mühlet verme, sonraya
kalmasına müsaade etme.
ins:
insan, beşer, Âdemo€lu.
kâinat:
evren; yaratılmış olan
şeylerin tamamı, bütün âlemler.
kesret-i mahlûkat:
yaratılmışla-
rın çoklu€u.
kıymet:
de€er.
madem:
..den dolayı, böyle ise.
mahiyet:
bir şeyin aslı, esası, ta-
biatı, niteli€i.
mahlûkat:
yaratıklar, Allah tara-
fından yaratılanlar.
mahşer:
toplanılan yer.
masnuat:
sanatla yapılmış şeyler.
menşe:
esas, kaynak.
meşher:
teşhir yeri, sergi, göster-
me yeri.
mesken:
oturulan, ikamet olunan
yer.
mevcudat:
mevcutlar, var olan
her şey, mahluklar.
mizaç:
huy, tabiat, fıtrat.
mu’cize:
benzerini yapmak-
tan insanların aciz kaldı€ı şey.
mütemadiyen:
sürekli ola-
rak, devamlı.
muvaffakıyet:
başarma, ba-
şarılı olma.
nazar:
bakış, dikkat.
nazar-ı dikkat:
dikkatli bak-
ma, dikkatli bakış.
nazar-ı istihsan:
güzel gören,
be€enen görüş, bakış.
nev-i benîâdem:
benîâdem
cinsi, Âdemo€lu, insan cinsi,
insan.
nevî:
çeşit, tür.
Sâni-i Âlem:
dünyayı sanatla
yaratan Allah.
sebeb-i hilkat:
yaratılış sebe-
bi, yaratılış nedeni.
semavat:
semalar, gökler.
Semavî:
Allah tarafından
olan, ‹lâhî.
tanzim:
düzenleme, sıralama,
tertipleme.
tasarruf:
bir şeyin sahibi olup
idare etme, mülkünü istedi€i
gibi kullanma.
tehir:
erteleme, sonraya bı-
rakma.
teşhir:
ilan etme, herkese du-
yurma; sergileme.
tezyin:
süsleme, ziynetlendir-
me.
zîhayat:
hayat sahibi.
1.
Göklerin ve yerin Rabbi [Allah’tır]. (Ra’d Suresi: 16; İsra Suresi: 102; Kehf Suresi: 14.)
d
okuzuncu
Ş
ua
| 236 | MuhakeMat
1...,226,227,228,229,230,231,232,233,234,235 237,238,239,240,241,242,243,244,245,246,...332
Powered by FlippingBook