Beşinci Mesele
Sa ni yen
: Mektubunuzda “Mücerret
(1)
*G s
’ p
G n
¬ '
d p
G =
'
’
kâ-
fi midir? Yani,
(2)
$G o
?ƒ o
°Sn
Q l
ós
ª n
ë o
e
demezse ehl-i necat
olabilir mi?” diye, diğer bir maksadı soruyorsunuz. Bu-
nun cevabı uzundur. Yalnız şimdi bu kadar deriz ki:
kelime-i Şahadetin iki kelâmı birbirinden ayrılmaz,
birbirini ispat eder, birbirini tazammun eder, birbirsiz ol-
maz. Madem peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm Hate-
mü’l-enbiyadır, bütün enbiyanın vârisidir; elbette bütün
vusul yollarının başındadır. onun cadde-i kübrasından
hariç hakikat ve necat yolu olamaz. Umum ehl-i marife-
tin ve tahkikin imamları, sadi-i Şirazî gibi derler:
@ r
äÉ n
énf p
?G
n
ô n
H i /
ó r
©° n
S p
â°
r
ùndÉ
n
ë
o
e
(3)
»'Øn£° r
ü
o
e ?/> r
Qn
O r
õ
o
L r
¿
n
O
r
ô
o
H r
ônØnX
Hem
(4)
s
…p
ós
ª n
ëo
Ÿr
G n
êÉn
¡r
æp
Ÿr
G s
’p
G l
Oho
ór
°ù n
e p
¥o
ôt
£dG t
? o
c
demişler.
Fakat bazen oluyor ki, cadde-i Ahmediyede (
AsM
) gittik-
leri hâlde, bilmiyorlar ki cadde-i Ahmediyedir ve cadde-i
Ahmediye dahilindedir.
Hem bazen oluyor ki, peygamberi bilmiyorlar; fakat
gittikleri yol, cadde-i Ahmediyenin eczasındandır.
aleyhissalâtü vesselâm:
salât ve
selâm onun üzerine olsun.
cadde-i ahmediye:
Hz. Muham-
med’in gittiği ve tarif ettiği cadde;
Kur’ân ve sünnet yolu.
cadde-i kübra:
büyük ve geniş
cadde.
dahilinde:
içinde.
ecza:
bölümler, parçalar.
ehl-i marifet ve tahkik:
Allah’ı
bilme ve tanıma lütfuna eren ve
hakikatleri delilleriyle bilenler.
ehl-i necat:
kurtuluşa erenler,
kurtulanlar.
enbiya:
nebîler, peygamberler.
hakikat:
gerçek, doğru.
hariç:
dışında.
Hatemü’l-enbiya:
peygamberle-
rin sonuncusu, Hz Muhammed.
imam:
bir ilimde sözü delil kabul
edilebilecek derecede derin ve
geniş bilgi sahibi olan âlim.
ispat:
delil ve şahit göstererek
doğruyu ortaya koyma.
kâfi:
yeterli.
kelâm:
söz, lâfız.
kelime-i Şahadet:
“Allah’tan baş-
ka İlâh olmadığına ve Hz. Mu-
hammed’in onun kulu ve el-
çisi olduğuna şahadet ede-
rim” sözü.
maksat:
kastedilen, istenilen
şey.
mesele:
cevabı istenen soru.
mücerret:
yalnız, tek başına.
necat:
kurtuluş.
safa:
rahat ve huzurlu olma,
neşe; kalbi temiz olma.
saniyen:
ikinci olarak.
selâmet:
dert, sıkıntı, kusur,
korku ve endişeden uzak ol-
ma.
tazammun etmek:
içinde
bulundurmak, içine almak.
umum:
bütün.
vâris:
mirasçı.
vusul:
kavuşma, ulaşma, eriş-
me.
1.
Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. (Kelime-i Şahadetin birinci kelimesi.)
2.
Muhammed (
ASM
) Allah’ın resulüdür. (Kelime Şahadetin ikinci kelimesi.)
3.
Ey Sadi! Muhammed’i (
ASM
) örnek almadan bir kimsenin selâmet ve safa yolunu bulması
imkânsızdır.
4.
Bütün yollar kapalıdır; ancak Hazret-i Muhammed’in (
ASM
) yolu açıktır.
Y
irmi
a
lTıncı
m
ekTup
| 560 | Mektubat