Mektubat - page 142

İşte, esma-i İlâhiyenin her biri, ayrı ayrı birer âyine is-
ter. Hem meselâ
Rahman,Rezzak
hakikatli, asıl olduk-
ları için, kendilerine lâyık rızka ve merhamete muhtaç
mevcudatı ister.
Rahman
, nasıl hakikî bir dünyada rızka
muhtaç hakikatli zîruhları ister;
Rahîm
de, öyle hakikî bir
cenneti ister. eğer yalnız
Mevcud
ve
Vacibü’l-Vücud
ve
Vahid-iEhad
isimleri hakikî tutulup öteki isimler onların
içine gölge olmak haysiyetiyle alınsa, o esmaya karşı bir
haksızlık hükmüne geçer.
İşte, şu sırdandır ki, cadde-i kübra, elbette velâyet-i
kübra sahipleri olan sahabe ve asfiya ve tâbiîn ve eim-
me-i ehl-i Beyt ve eimme-i müçtehidînin caddesidir ki,
doğrudan doğruya kur’ân’ın birinci tabaka şakirtleridir.
(1)
o
º«/
µn
?r
G o
º«/
?n
©r
dG n
âr
fn
G n
?s
fp
G = É n
æ n
à r
ªs
?n
Y Én
e s
’p
G BÉ n
æn
d n
ºr
?p
Y '
’ n
?n
fÉn
ërÑ°oS
n
?s
fp
G k
án
ªr
Mn
Q n
?r
fo
ón
d r
øp
e Én
æn
d r
Ön
gn
h Én
æn
àr
jn
ón
g r
Pp
G n
ór
©n
H Én
æn
Hƒo
?o
b r
Æp
õo
J n
’ Én
`æ s
`Hn
Q
k
án
ªr
Mn
Q o
¬n
àr
?°n
Sr
Qn
G r
øn
e Én
fp
óp
q
«°n
S '
¤n
Y r
ºp
q
?°n
Sn
h p
q
?n
°U s
ºo
¡
s
?dn
G
(2)
|}
p
ÜÉs
gn
ƒr
dG n
âr
fn
G
(3)
|}
n
Ú/
©n
ªr
Ln
G =/
¬p
Ñr
ë°n
Un
h /
¬p
d'
G '
=
¤n
Yn
h n
Ú/
ªn
dÉn
©r
?p
d
Hulûsî’nin İkinci Sualinin Cevabına Bir Zeyildir
(4)
Sual:
Muhyiddin-i Arabî vahdetülvücut meselesini en
yüksek bir mertebe telâkki ettiği gibi, ehl-i aşk bir kısım
evliya-i azîme dahi ona ittiba etmişler; bu meselenin en
yüksek mertebe olmadığını, hem hakikî olmadığını,
Âl ve ashab:
Peygamberimizin
ailesi, soyundan olan çocukları ve
ona inanan, mübarek yüzünü
görmekle sereflenen Onun soh-
betlerine katılan mü’minler.
asfiya:
Hz. Peygamberin mirasçı-
ları yerinde, onun meslek ve ga-
yelerini hayata geçirmeye ve tat-
bike çalışan âlim zatlar.
cadde-i kübra:
büyük ve geniş
cadde.
ehl-i aşk:
kalpleri Allah sevgisiyle
dolu ve vakitlerini Allah’ı zikir ve
tefekkürle geçiren insanlar; Allah
sevgisinde çok ileri dereceye
yükselenler.
eimme-i ehl-i beyt:
Hz. Peygam-
berin neslinden olup Ehl-i Beyt-
ten yetişen mânevî nüfuz sahibi
olan imamlar.
eimme-i müçtehidîn:
içtihat
eden imamlar.
esma-i ilâhiye:
Allah’ın isimleri.
evliya-i azîme:
büyük velîler.
haysiyetiyle:
dolayısıyla, vesile-
siyle.
hikmet:
kâinattaki ve yaratılışta-
ki İlâhî gaye, fayda, yüksek bilgi.
hükmüne geçme:
yerine geçme.
ittiba etme:
uyma, tâbi olma, ar-
kasından gitme.
merhamet:
şefkat göstermek,
korumak, iyilik.
mertebe:
derece, mevki, makam.
Mevcud:
vücudu ezeli ve gerçek
varlık sahibi olan Allah.
mevcudat:
varlıklar.
meyil:
eğilim, ilgi, taraftarlık.
muhakkak:
şüphesiz, kesin.
Rab:
yaratan, besleyen, yetişti-
ren verdiği nimetlerle mahlûkatı
ıslah ve terbiye eden Allah.
Rahîm:
sonsuz merhamet ve şef-
kat sahibi olan Allah..
Rahman:
rahmeti bütün herkese
yayılan ve bütün yaratılmışların
rızıklarını ve geçim şekillerini içi-
ne alan rahmetin sahibi Allah.
rahmet:
merhamet etme, şefkat
etme, bağışlama.
Rezzak:
bütün yaratılmışların rız-
kını veren ve ihtiyaçlarını karşıla-
yan Allah.
Sahabe:
Peygamberimizin müba-
rek yüzünü görmekle şereflenen
ve onun sohbetlerine katılan
mü’min kimse.
salât:
Hz. Peygambere dua.
şakirt:
talebe, öğrenci.
tâbiîn:
Hz. Muhammed’in asha-
bıyla görüşmüş ve onlardan ders
almış olan Müslümanlar.
telâkki etmek:
kabul etmek.
tenzih:
şanına lâyık olmayan
şeylerden Allah'ı uzak tutma.
Vacibü’l-Vücud:
varlığı zaruru ve
zati olan, varlığı kendinden olup
ezelî ve ebedî olan Allah.
vahdetülvücut:
vücudun bir-
liği; varlığın tek olduğunu, her
şeyin bir olan Allah’ın değişik
görünüşleri olduğuna inanan
tasavvufî düşünce.
Vahid-i ehad:
bir olan ve bir-
liği herbir şeyde tecelli eden
Allah.
velâyet-i kübra:
en büyük
velîlik.
zeyil:
ek, ilâve.
zîruh:
ruh sahibi, canlı.
o
n
S
ekizinci
m
ekTup
| 142 | Mektubat
1.
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgi-
miz yoktur. Sen her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. (Bakara Suresi: 32.)
2.
Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi sapıklığa meylettirme. Yüce
katından bize bir rahmet bağışla. Muhakkak ki veren Sensin, istediklerimizi bize bağışlayan
Sensin. (Âl-i İmran Suresi: 8.)
3.
Allah’ım, âlemlere rahmet olarak gönderdiğin Efendimize ve onun bütün Âl ve Ashabına
salât ve selâm eyle.
4.
Barla Lâhikası'nda yer alan bu zeyil, makam münasebetiyle aslî yeri olan buraya da derç
edilmiştir. (Naşirler)
1...,132,133,134,135,136,137,138,139,140,141 143,144,145,146,147,148,149,150,151,152,...1086
Powered by FlippingBook