Mektubat - page 135

o hâlde iken kendileri tabir edemezler. onları tabir ede-
cek, “asfiya” denilen veraset-i nübüvvet muhakkikleridir.
elbette o kısım ehl-i şuhut dahi, asfiya makamına çıktık-
ları zaman, kitap ve sünnetin irşadıyla, yanlışlarını an-
larlar, tashih ederler, hem etmişler.
Şu hakikati izah edecek şu hikâye-i temsiliyeyi dinle.
Şöyle ki:
Bir zaman ehl-i kalp iki çoban varmış. kendileri ağaç
kâsesine süt sağıp yanlarına bıraktılar. kaval tabir ettik-
leri düdüklerini, o süt kâsesi üzerine uzatmışlardı. Birisi
“Uykum geldi” deyip yatar. Uykuda bir zaman kalır.
ötekisi yatana dikkat eder. Bakar ki, sinek gibi bir şey,
yatanın burnundan çıkıp süt kâsesine bakıyor ve sonra
kaval içine girer, öbür ucundan çıkar, gider. Bir geven
altındaki deliğe girip kaybolur. Bir zaman sonra, yine o
şey döner, yine kavaldan geçer, yatanın burnuna girer;
o da uyanır.
der ki: “ey arkadaş! Acip bir rüya gördüm.”
o da der: “Allah hayır etsin, nedir?”
der ki: “sütten bir deniz gördüm. üstünde acip bir
köprü uzanmış. o köprünün üstü kapalı, pencereli idi.
Ben o köprüden geçtim. Bir meşelik gördüm ki, başları
hep sivri. onun altında bir mağara gördüm, içine girdim,
altın dolu bir hazine gördüm. Acaba tabiri nedir?”
Mektubat | 135 |
o
n
S
ekizinci
m
ekTup
âlimler.
tabir:
açıklama, yorumlama.
tashih:
düzeltme.
veraset-i nübüvvet:
Peygambe-
rimizin vârisi durumunda olan,
büyük âlim ve velîlerin yolu.
acip:
garip, hayret verici.
asfiya:
Hz. Peygamberimizin
vârisi hükmünde, onun mes-
lek ve gayelerini hayata ge-
çirmeye ve tatbike çalışan
âlim zatlar.
ehl-i kalp:
kalp ehli olanlar,
kalbiyle maneviyatta ilerle-
yenler.
ehl-i şuhut:
gizli hakikatleri
gören evliyalar.
geven:
çalı, dikenli bir bitki.
hakikat:
gerçek, bir şeyin aslı
ve esası.
hayır:
hayırlı, faydalı iş.
hazine:
define.
hikâye-i temsiliye:
temsilî
hikâye, sembolik.
irşat:
doğru yolu gösterme.
izah:
açıklama, ayrıntılarıyla
anlatma.
kâse:
çanak, kap.
kitap ve sünnet:
Kur’ân ve
Hz. Muhammed’in Müslü-
manlara örnek olan mübarek
söz, fiil ve emirleri.
makam:
yer, manevî mevki.
meşelik:
ağaçlık.
muhakkik:
gerçeği araştırıp
bulan, delilleriyle ispat eden
1...,125,126,127,128,129,130,131,132,133,134 136,137,138,139,140,141,142,143,144,145,...1086
Powered by FlippingBook