Lem'alar - page 214

emr-i ademî ile ve bir şartın bozulmasıyla koca bir tahri-
bat olur.
İşte bu sır Mecusîlerde inkişaf etmediği içindir ki, kâ-
inatta “Yezdan” namıyla bir hâlık-ı hayır, diğeri “ehri-
man” namıyla bir hâlık-ı şer itikat etmişlerdir. Hâlbuki on-
ların “ehriman” dedikleri mevhum ilâh-ı şer, bir cüz-i ih-
tiyâr ile ve icatsız bir kesb ile şerlere sebebiyet veren ma-
lûm şeytandır.
İşte, ey ehl-i iman! Şeytanların bu müthiş tahribatına
karşı en mühim silâhınız ve cihazat-ı tamiriyeniz istiğfar-
dır ve
(1)
$Ép
H o
Pƒo
Yn
G
demekle Cenab-ı Hakka ilticadır. Ve
kal’anız sünnet-i seniyedir.
BeŞİNCİ İŞaret
Cenab-ı Hak, kütüb-i semaviyede beşere karşı cennet
gibi azîm mükâfat ve cehennem gibi dehşetli mücazatı
göstermekle beraber, çok irşat, ikaz, ihtar, tehdit ve teş-
vik ettiği hâlde; ehl-i iman, bu kadar esbab-ı hidayet ve
istikamet varken, hizbü’ş-şeytanın mükâfatsız, çirkin, za-
yıf desiselerine karşı mağlûp olmaları, bir zaman beni çok
düşündürüyordu. Acaba, iman varken, Cenab-ı Hakkın o
kadar şiddetli tehdidatına ehemmiyet vermemek nasıl olu-
yor? nasıl, iman gitmiyor?
(2)
Ék
Ø«/
©n
°V n
¿Én
c p
¿Én
£r
«°s
ûdG n
ór
«n
c s
¿ p
G
sırrıyla şeytanın gayet zayıf desiselerine kapılıp Allah’a is-
yan ediyor? Hatta benim arkadaşlarımdan bazıları, yüz
hakikat dersini kalben tasdik ile beraber, benden işittiği
azîm:
büyük.
beşer:
insanlık.
Cenab-ı Hak:
doğru, gerçek, Hak-
kın tâ kendisi olan şeref ve aza-
met sahibi Allah.
cihazat-ı tamiriye:
tamir ve ona-
rım aletleri.
cüz-i ihtiyar:
sınırlı irade, oldukça
zayıf tercih edebilme gücü.
dehşetli:
korkunç, ürkütücü.
desise:
hile, aldatmaca.
ehemmiyet:
önem.
ehl-i iman:
Allah’a inananlar, iman
sahipleri.
ehriman:
Mecusî dininde kötülük-
leri ve karanlıkları yarattığına ina-
nılan ilâh.
emr-i ademî:
yokluğa sebep olan
iş.
esbab-ı hidayet ve istikamet:
hi-
dayet ve doğru yola götüren se-
bepler, imana ve doğruluğa götü-
ren yollar.
gayet:
son derece, çok.
hakikat:
gerçek; doğruluk.
hâlık-ı hayır:
hayırların yaratıcısı.
hâlık-ı şer:
kötülüklerin yaratıcı-
sı.
hizbü’ş-şeytan:
şeytanın taraftar-
ları.
icat:
yoktan var etme, yaratma.
ihtar:
hatırlatma, uyarı.
ikaz:
dikkat çekme, uyarma.
ilâh-ı şer:
kötülüklerin ilâhı, tanrı-
sı.
iltica:
sığınma.
iman:
inanma, inanç, itikat.
inkişaf etmek:
açılmak, ortaya
çıkmak; manevî bir sırrın görün-
mesi.
irşat:
doğru yolu göstermek.
istiğfar:
af dileme, Allah’tan gü-
nahlarının bağışlanmasını isteme.
isyan etmek:
emre karşı gelmek,
itaatsizlik.
işaret:
nişan, alâmet.
itikat etmek:
inanmak.
kal'a:
kale; koruyucu sığınak.
kesb:
kazanma.
kütüb-i semaviye:
semavî kitap-
lar.
mağlûp olmak:
yenilmek.
malûm:
bilinen, belli.
mecusî:
ateşe tapan, Zerdüşt di-
nini benimseyen.
mevhum:
gerçekte olmadığı hâl-
de var sayılan.
mücazat:
bir suça karşı verilen ce-
za, karşılık.
mühim:
önemli.
mükâfat:
ödül.
müthiş:
dehşetli, korkunç.
namıyla:
adıyla.
sebebiyet vermek:
sebep ol-
mak.
sır:
bir şeyin ve işin dikkat,
tecrübe ve yetenekle anlaşı-
labilen en zor ve en ince yanı,
gizli hakikat.
sünnet-i seniye:
Hz. Muham-
med’in (asm) yüce sünneti;
yüksek hâl, söz, tavır ve dav-
ranışları
şer:
kötülük.
şiddetli:
sert.
tahribat:
tahripler, yıkıp boz-
malar.
tasdik:
doğruluğunu kabul et-
me.
tehdidat:
tehditler, hiddet et-
meler, korkutmalar.
tehdit:
hiddet etme, korkut-
ma.
teşvik:
şevklendirmek, cesa-
ret vermek.
Yezdan:
Mecusî dininde iyilik-
leri ve hayırları yarattığı kabul
edilen ilâh.
1.
Allah’a sığınırım.
2.
Muhakkak ki şeytanın hilesi pek zayıftır. (Nisâ Suresi: 76.)
o
n
Ü
çÜncÜ
l
em
a
| 214 | Lem’aLar
1...,204,205,206,207,208,209,210,211,212,213 215,216,217,218,219,220,221,222,223,224,...1406
Powered by FlippingBook