Lem'alar - page 117

Şuâb-ı İman
’da tahriç buyurdukları,
p
ás
eo
’r
G p
?p
ò'
¡p
d o
ån
©r
Ñn
j % s
¿p
G
(1)
Én
¡n
æj/
O Én
¡n
d o
Ou
ón
éo
j r
øn
e m
án
æ°n
S p
án
FÉp
e pq
?o
c ¢p
Sr
Gn
Q '
¤n
Y
yani,
‘Her yüz
senede Cenab-ı Hak bir müceddid-i din gönderiyor’
ha-
dis-i şeriflerine mazhar ve mâsadak ve müzhir-i tam olan
Mevlâna eş-Şehîr, kutbü’l-arifîn, gavsü’l-vasılîn, vâris-i
Muhammedî, kâmilü’t-tarikati’l-âliye ve’l-müceddidiye
Halid-i zülcenaheyn kuddise sirruhu...” (ilh.)
sonra tarihçe-i hayatında gördüm ki, tevellüdü 1193
tarihindedir. sonra gördüm ki, 1224 tarihinde saltanat-ı
Hind’in payitahtı olan Cihanâbâd’a dahil olmuş, tarik-ı
nakşî silsilesine girip müceddidiyete başlamış.
sonra 1238’de, ehl-i siyasetin nazar-ı dikkatini celp
edip, vatanını terk ederek diyar-ı Şam’a hicretle gitmiş-
tir. Hem içinde gördüm ki, Hazret-i Mevlâna’nın nesli,
Hazret-i osman bin Affan’a (radıyallahü anh) mensuptur.
sonra gördüm ki, tercüme-i hâlinde istidad-ı fıtrî ve ka-
biliyet-i harika ile, sinni yirmiye baliğ olmadan evvel
a’lem-i ulema-i asır ve allâme-i vakit olmuş. süleymaniye
kasabasında tedris-i ulûm ile iştigal eylemiştir.
sonra üstadımın tarihçe-i hayatını düşündüm. Baktım,
dört mühim noktada tevafuk ediyorlar:
Birincisi
: Hazret-i Mevlâna 1193’te dünyaya gelmiş;
üstadım ise 1293’te, tam Mevlâna Halid’in yüz senesi
hitam bulduktan sonra dünyaya gelmiş.
Lem’aLar | 117 |
S
ekizinci
l
em
a
lah’ı güzelce tanıyanların başı.
mâsadak:
bir sözü gerek dil ge-
rekse hâl ile onaylaıp doğrulayan.
mazhar:
erişme, kavuşma, şeref-
lenme.
mensup:
bir kimseye nispeti olan.
mevlâna eş-Şehîr:
meşhur Mev-
lâna’lardan biri olan.
müceddid-i din:
Hadis-i sahih ile
her yüz senede bir geleceği bildi-
rilen, dinin hakikatlerini, asrın ih-
tiyacına göre ders veren peygam-
ber vârisi âlim zat.
müceddidiyet:
mücedditlik, yeni-
leyicilik.
mühim:
önemli.
müzhir-i tam:
tamamıyla göste-
ren, ortaya koyan.
nazar-ı dikkat:
ilgili, dikkatli ba-
kış.
nesil:
soy-sop, nesil.
payitaht:
başkent, yüce makam.
Saltanat-ı Hind:
Hindistan salta-
natı.
silsile:
zincir.
sin:
yaş.
tahriç:
hadisleri ilk rivayet edeni-
ni ortaya çıkarma.
tarihçe-i hayat:
biyografi, hayat
tarihi.
tarik-ı Nakşî:
Nakşibendî tarikati,
yolu.
tedris-i ulûm:
ilimlerin öğrenimi
ve öğretilmesi.
tercüme-i hâl:
hâl tercümesi, bi-
yografi, hayat hikâyesi.
tevafuk etme:
uygun gelme.
tevellüt:
doğma, doğum.
vâris-i muhammedî:
Hz. Muham-
med’in (asm) vârisi, mirasçısı.
a’lem-i ulema-i asır:
asrının
en bilgili âlimi.
allâme-i vakit:
zamanın her
ilme aşina en büyük âlimi.
baliğ olmak:
ermiş olmak.
celp etmek:
kendine çekmek.
Cenab-ı Hak:
hakkın tâ ken-
disi olan Allah.
diyar-ı Şam:
Şam diyarı, böl-
gesi.
ehl-i siyaset:
siyaset adamla-
rı, politikacılar.
gavsü’l-vasılîn:
hakka kavu-
şanların yardımıcısı, büyük ev-
liyası.
hadis-i şerif:
Peygamber Efen-
dimizin söz, emri, hâl ve hare-
ketini anlatan söz veya yazı.
Halid-i Zülcenaheyn:
iki taraf-
lı, iki kanatlı olan, Mevlâna Ha-
lid.
hicret:
göç.
hitam bulma:
sona erme, ta-
mamlanma.
istidad-ı fıtrî:
yaratılıştan ge-
len kabiliyet.
iştigal etmek:
bir işle uğraş-
mak.
kabiliyet-i harika:
olağanüs-
tü kabiliyet, yetenek.
kâmilü’t-tarikati’l-âliye ve’l-
müceddidiye:
yüce tarikatin
olgun rehberi ve yenileyicisi.
kuddise sirruhu:
sırrı mukad-
des olsun, sırrı aziz olsun.
kutbü’l-arifîn:
ariflerin yani Al-
1.
Hakîm, Müstedrek, 4:522; Münavi, Feyzü’l-Kadir, 2:281, hadis no: 1845.
1...,107,108,109,110,111,112,113,114,115,116 118,119,120,121,122,123,124,125,126,127,...1406
Powered by FlippingBook