Lem'alar - page 127

Bu rüyalar, birbirine yakın ve birkaç gün zarfında gö-
rülmüş ve Hazret-i peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm
içinde bulunduğu cihetle, rüya-i sadıkadır. Çünkü, hadis-
çe sabittir ki, peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm görülen
rüyada, şeytan o rüyaya karışamıyor. Bu rüya-i sadıka-
dan her biri, gerçi rüyadır, delil ve hüccet olamaz; fakat
her birinin aynı mealde ittifakları bir müjde veriyor ve ri-
sale-i nur’un makbuliyetine ve Hazret-i peygamber Aley-
hissalâtü Vesselâmın daire-i rızasında bulunduğuna bizle-
re kanaat veriyor. ezcümle:
Birincisi
: risale-i nur Şakirtlerinden rıza görüyor.
Hazret-i peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm, camide
Hazret-i ebu Bekri’s-sıddık radıyallahü Anha emrediyor:
“Çık, hutbe oku.” ebu Bekri’s-sıddık koşarak minberin
en yukarı basamağına kadar çıkar, hutbe okur. Hutbe
içinde cemaate der ki: “Bu söylediğim hakikatlerin izaha-
tı Yirmi dokuzuncu sözdedir.”
İkincisi
: risale-i nur’un şakirtlerinden osman nuri
diyor ki: rüyamda, Şemail-i Şerife muvafık, gayet nura-
nî bir surette Hazret-i peygamber Aleyhissalâtü Vesselâ-
mı oturduğu yere dayanmış bir vaziyette gördüm. Bu an-
da bir seda geldi ki, Hazret-i peygamber Aleyhissalâtü
Vesselâmın bir yaveri geliyor. kapılar birden bire kendi
kendine açıldı. risale-i nur naşirlerinin üstadı olan zat
içeriye girdi. Hazret-i peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm,
üstadımıza şefkatkârâne bir iltifat göstererek, dayandığı
vaziyetten doğruldu. Ben de ağlayarak uyandım.
Lem’aLar | 127 |
S
ekizinci
l
em
a
kir vermek.
makbuliyet:
makbullük, geçerli-
lik.
meal:
mana, anlam.
minber:
camide hatibin hutbe
okuduğu merdivenli kürsü.
muvafık:
uygun.
naşir:
yayan, neşreden.
nuranî:
nurlu.
rüya-i sadıka:
doğru olan rüya.
seda:
ses.
suret:
biçim, görünüş.
şakirt:
talebe, öğrenci.
şefkatkârâne:
şefkatli bir şekilde.
Şemail-i Şerif:
şerefli nur saçan
şekil, dış görünüş.
vaziyet:
durum, hâl.
yaver:
yardımcı.
zarfında:
süresinde.
zat:
kişi, şahıs.
aleyhissalâtü vesselâm:
Al-
lah’ın salât ve selâmı onun
üzerine olsun.
cemaat:
bir imama uyup na-
maz kılan Müslümanlar toplu-
luğu.
cihet:
yön.
daire-i rıza:
memnunluk ve
hoşnutluk ölçüsü içinde.
ezcümle:
bu cümleden olarak.
hadis:
Hz. Peygamberin sözü,
emri, hâl ve hareketini anla-
tan söz veya yazı.
hakikat:
gerçek, asıl.
Hazret-i Peygamber:
Allah’ın
elçisi Hz. Muhammed.
hutbe:
Cuma veya bayram
namazlarında hatip tarafından
minbere çıkılarak yapılan İlâ-
hî emirleri hatırlatan konuşma
ve dualar.
hüccet:
delil, bürhan.
iltifat:
ilgilenmek, sevgi saygı
göstermek.
ittifak:
fikir birliği etme.
izahat:
açıklamalar.
kanaat vermek:
inanmak, fi-
1...,117,118,119,120,121,122,123,124,125,126 128,129,130,131,132,133,134,135,136,137,...1406
Powered by FlippingBook