Kastamonu Lahikası - page 355

Kardeşlerim!
erkân-ı sitteden iki Ali ile tahirî ve Hafız Mustafa, bu
iki-üç senede ve bilhassa bu havalide bana yardımları ve
fütuhatları, ya fevkalâde ihlâslarından veya yüksek
iktidar ve faaliyetlerinden o derecededir ki, bu vilâyette
risale-i nur Şakirtlerini ebeden minnettar edip,
Risale-i
Nur
’u dahi buralarda ebeden yerleştirdiler. Cenab-ı Hak,
onlardan ve sizlerden ebeden razı olsun, âmin.
kalemlerini, ümmîliğime yardım veren Medrese-i
nuriyenin üstadı Hacı Hafız ve mahdumu ve iki kardeş
Mustafa ve salih ve iki kardeş Ahmed ve süleyman ve
beş kardeş beraber talebe olup, üçü bize yardım
etmeleri; ve Babacan da, Asım’ın ruhunu şâd edip, o
sistemde yardımımıza koşması; ve zekâi de lütfi’nin
ruhunu mesrur edip, eski zekâi gibi vazifesine sarılması;
ve marangoz Ahmed ve kâtip osman ve Mehmed
zühdü (afallahü) ve nuri ve tenekeci Mehmed gibi, eski
kıymettar hizmetleriyle Isparta’yı nurlandıran diğerleri
gibi kastamonu’nun tenvirine de koşmaları; ve şimdi
tanıdığım Mustafa ve Mustafa ve Mustafa ve eyyüb,
kalemleriyle, eski dost gibi ümmîliğime yardım etmeleri,
elbette şüpesiz
(1)
p
án
jÉn
æp
©r
dG p
ør
«n
©p
H ¢l
Sho
ôr
ë n
e n
?s
f p
É n
a
müjdesini tam
tasdik ederler.
ì@í
K
astamonu
L
âhiKası
| 355 |
diüzzaman Said Nursî’nin eserleri-
nin adı.
ruh:
can.
şâd:
sevinçli, mutlu, bahtiyar.
şakirt:
talebe, öğrenci.
talebe:
öğrenci.
tasdik:
doğrulama, onaylama.
tenvir:
nurlandırma, aydınlatma,
ışıklandırma.
ümmî:
okuma yazması olmayan,
okumamış.
üstad:
öğretici, öğretmen.
vazife:
görev.
vilayet:
il.
afallahü:
Allah affetsin.
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun,
kabul eyle!” anlamında dua-
nın sonunda söylenir.
bilhassa:
özellikle.
ebeden:
ebedî ve daimî ola-
rak.
erkân-ı sitte:
imanın altı esa-
sı.
fevkalâde:
olağanüstü.
fütuhat:
zaferler, fetihler, ga-
libiyetler.
havali:
bölge, etraf, çevre, ci-
var.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli
başka bir karşılık beklemek-
sizin, sırf Allah rızası için yap-
ma.
iktidar:
güç, idareyi elinde
bulundurma.
kâtip:
yazıcı.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
mahdum:
oğul, evlât.
medrese-i nuriye:
nur med-
resesi; Risale-i Nur’ların okun-
duğu yerler.
mesrur:
sevinçli, memnun.
minnettar:
bir iyiliğe karşı te-
şekkür duygusu içinde olan.
nur:
aydınlık, parıltı, ışık.
razı:
rıza gösteren, hoşnut
olan.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Be-
1.
Muhakkak sen inayet gözüyle korunmaktasın.
1...,345,346,347,348,349,350,351,352,353,354 356,357,358,359,360,361,362,363,364,365,...478
Powered by FlippingBook