Kastamonu Lahikası - page 343

şeye tercih etmeleri ve Hüsrev’in de mütemadiyen, gele-
liden beri çalışması ispat ediyor ki, Isparta tamamıyla
Ri-
sale-i Nur
’a sahip olmuş ve bir said yerinde bin said’i
bulmuş. Cenab-ı Hakka nihayetsiz şükür, sena ve hamd
olsun. Mu’cizeli kur’ân’ımızın matbaa ve teclit masrafı
otuz bin liraya çıkması cihetiyle, bu azîm mesele şimdilik
tehir etmesine mecburiyet var.
re’fet Beyin bizi hayrete düşüren hayretli ve garip
mektubunun baştaki kısmı, lâhikaya, medar-ı ibret ola-
rak yazıyoruz. Ve bilhassa, “
Ene ve Zerre
namındaki
otuzuncu sözü her mü’minin ezber etmesi zarûridir” de-
mesi ve o eserin kıraatinden sonra Barla’da Abdürrahim
nâmını kazanan ve “Yâ rahîm, yâ rahîm” zikrini bize
işittiren mübarek kedinin bir kardeşi olarak bir kedi,
ezân-ı Muhammedîyi
(
AsM
)
müştakane, insan gibi din-
lemesi, bize de sizin kadar hayret ve sürûr verdi. Ve
ezan-ı Muhammedîyi
(
AsM
)
tam zuhuruna işaret müjdesi
telâkki ettik. Ve kâtip osman ve Mehmed zühdü gibi
hizmet-i kur’âniyede eski ve ehemmiyetli ve kıymettar
tenekeci Mehmed’in de rüyası ehemmiyetlidir. Allah
hayır etsin. Isparta için çok hayırdır; onun içinde ehem-
miyetli bir müjde var.
re’fet kardeşimizin mektubu dört cihetle beni mem-
nun etmiş. zaten eskiden beri Hüsrev, re’fet, rüştü; ha-
yalimde, tasavvurumda birleşmişler. Cenab-ı Hakka şü-
kür ki, onlardan ümit ettiğim kemal-i sadâkat ve sebat
devam ediyor.
K
astamonu
L
âhiKası
| 343 |
eserlerinin adı.
sebat:
sözünde durma, kararlı ol-
ma, azimlilik.
senâ:
methetme, övme.
sürur:
sevinç, mutluluk.
şükür:
Allah’ın nimetlerine karşı
memnunluk gösterme, gerek dil
ile gerekse hal ile Allah’ı hamd
etme.
tasavvur:
bir şeyi zihinde şekil-
lendirme, düşünme.
teclit:
ciltleme, ciltlenme.
tehir:
erteleme, sonraya bırak-
ma.
telâkki:
anlama, kabul etme.
ya Rahîm:
Ey yarattıklarına çok-
ça merhamet eden Allah!.
zarurî:
zorunlu.
zerre:
maddenin en küçük parça-
sı, molekül, atom.
zikr:
Allah’ın adlarını anarak dua
etme, Allah’ı anma.
zuhur:
görünme, belli olma, orta-
ya çıkma.
azîm:
büyük.
bilhassa:
özellikle.
cihet:
yön.
ehemmiyetli:
önemli.
ene:
ben, benlik.
ezan-ı muhammedî:
Hz. Mu-
hammed’in tebliğ ettiği dinin
ezanı.
garip:
tuhaf, hayret verici.
hamd:
Allah’a karşı şükran ve
memnuniyetini onu överek
bildirme.
hayır:
iyi iş, fayda.
hizmet-i Kur’âniye:
Kur’an
hizmeti.
ispat:
doğruyu delillerle gös-
terme.
kâtip:
yazıcı.
kemal-i sadâkat:
sadakatın
son derecesi, tam bağlılık, ku-
sursuz sadakat.
kıraat:
okuma, devamlı ve
düzgün okuma.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
mecburiyet:
mecbur olma,
zarurîlik durumu, zorunluluk.
medar-ı ibret:
ibret sebebi,
vesilesi.
mesele:
önemli konu.
mu’cize:
benzerini yapmak-
tan insanların aciz kaldığı şey.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
mü’min:
iman eden, inanan.
müştakane:
iştiyak ve arzu
ile, çok isteyerek.
mütemadiyen:
sürekli ola-
rak, devamlı.
nam:
ad.
nihayetsiz:
sonsuz, sınırsız.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
1...,333,334,335,336,337,338,339,340,341,342 344,345,346,347,348,349,350,351,352,353,...478
Powered by FlippingBook