Kastamonu Lahikası - page 337

145
·
Aziz, SıddıkKardeşlerim!
Cenab-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, bu gaflet mevsi-
mi olan baharda ve derd-i maişet belâsında,
Risale-i Nur
,
fütuhatında devam ediyor.
İstanbul’dan yazıyorlar ki, oraya giden, başta Hüs-
rev’in
Mu’cizat-ı Ahmediye’
si olarak, risaleleri her kim
görmüş ve okumuş ise, başta Fetva emini Ali rıza ola-
rak herkes, hayret ve istihsan ile, “Bu tarz-ı ifade ve is-
pat ve beyan, hiçbir kitapta bulmamışız. Bu şerait için-
de, böyle eserler hiç kimseye müyesser olmamış” deyip,
kemâl-i iştiyak ile karşılıyorlar.
Ve Ankara’da, dünyaca yüksek makamlarda, askeriye
heyetinde, kemal-i iştiyak ve takdir ile
Risale-i Nur
’u ya-
zıp okutturuyorlar. Başta Miralay Mehmed Yümnü ola-
rak, mühim askerî paşaları, “
Risale-i Nur
iman kurtarıcı-
dır” diye, takdirkârâne tam teslimiyetle okuyup istifade
ediyorlar.
Hatta burada da pek çok ayrı ayrı tarzda
Risale-i Nur
aleyhinde yaptıkları desiseler ve tedbirler ve şakirtleri so-
ğutmak ve sarsmak plânları, hususan derd-i maişet belâ-
ları,
Risale-i Nur
’un inkişafını durdurmuyor; günden gü-
ne tevessü ediyor. Hatta en ziyade hücum edenler dahi,
perde altında istifadeye çalışıyorlar.
K
astamonu
L
âhiKası
| 337 |
On Dokuzuncu Mektup risalesi.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
müyesser:
nasip olan.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
sıddık:
çok doğru, dürüst, hakkı
ve hakikati tereddütsüz kabulle-
nen.
şakirt:
talebe, öğrenci.
şerait:
şartlar.
şükür:
Allah’ın nimetlerine karşı
memnunluk gösterme, gerek dil
ile gerekse hal ile Allah’ı hamd
etme.
takdir:
kıymet verme, değer biç-
me.
takdirkârâne:
takdir edene yakı-
şır şekilde, takdir ederek.
tarz:
biçim, şekil.
tarz-ı ifade:
ifade tarzı, söyleyiş,
anlatış şekli.
tedbir:
önlem, yol, çare.
teslimiyet:
teslim olma, boyun
eğiş.
tevessü:
genişleme, yayılma.
ziyade:
çok, fazla.
aleyh:
karşı, karşıt.
askerî:
askere veya askerliğe
ait, askere mahsus, askerle il-
gili.
askeriye:
askerlik, ordu.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
gın.
belâ:
musibet, sıkıntı.
beyan:
açıklama, bildirme,
izah.
derd-i maişet:
geçim derdi
ve zorluğu, geçim sıkıntısı.
desise:
hile, oyun, aldatmaca.
fetva emini:
şeyhülislâmlıkta
fetva işleriyle meşgul olan
dairenin başkanı.
fütuhat:
zaferler, fetihler, ga-
libiyetler.
gaflet:
dikkatsizlik, endişesiz-
lik, Allah’tan uzaklaşıp nefsin
arzularına dalmak.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
heyet:
kurul, komite.
hususan:
bilhassa, özellikle.
hücum:
saldırma.
iman:
inanç, itikat.
inkişaf:
ortaya çıkma, keşfo-
lunma; gelişme.
ispat:
doğruyu delillerle gös-
terme.
istifade:
faydalanma, yarar-
lanma.
istihsan:
güzel bulma, beğen-
me.
kemal-i iştiyak:
istek ve ar-
zunun son derecesi, tam bir
istek ve arzu.
makam:
büyük memuriyet,
mevki.
mu’cizat-ı ahmediye:
Pey-
gamber Efendimizin (asm)
gösterdiği mu’cizeleri anlatan
1...,327,328,329,330,331,332,333,334,335,336 338,339,340,341,342,343,344,345,346,347,...478
Powered by FlippingBook