Kastamonu Lahikası - page 134

Aydınlı Hasan’ın hakikaten gayet müstesna bir kalemi
var ve yazılarında tam bir ihlâs görünür. Bu zat ne vakit-
ten beri
Risale-i Nur
’a girdiğini ve ne hâlde olduğunu
merak ediyorum.
Bu defa Hulûsî’den uzun bir mektup, Abdülmecid
vasıtasıyla aldım. elhak o kardeşimiz sebat ve metanet
ve ihlâsta birinciliği muhafaza ediyor. Ben de Abdülme-
cid vasıtasıyla ona yazdım ki: Isparta’daki kardeşlerimize
yazdığım mektuplarda sen dahi bir muhatabımsın, senin-
le muhabere kesilmemiş diye yazdım.
Hüsrev, re’fet, rüştü’nün vaziyetlerini de merak edi-
yorum. Ve bilhassa Hüsrev ne hâldedir? Ve nur Fabri-
kasının sahibi Hafız Ali rahat mıdır?
Umum kardeşlerimize birer birer selâm ediyoruz.
ì®í
64
·
Bugünlerde iki ince mesele kalbe geldi; vaktinde kale-
me alamadım. o vakit geçtikten sonra o ehemmiyetli
hakikatlere birer işaret ederiz.
Birincisi:
kardeşlerimizden birisinin namaz tesbi-
hatında tekâsül göstermesine binaen dedim: “namazdan
sonraki tesbihatlar, tarikat-i Muhammediyedir
(
AsM
)
ve
velâyet-i Ahmediyenin
(
AsM
)
evradıdır. o noktadan
ehemmiyeti büyüktür.”
bilhassa:
özellikle.
binaen:
-den dolayı, bu sebep-
ten.
ehemmiyet:
önem, değer, kıy-
met.
ehemmiyetli:
önemli.
elhak:
hakkın tâ kendisi, tam
doğrusu; doğrusu ya.
evrat:
virtler, okunması âdet olan
dinî dualar.
gayet:
son derece.
hakikat:
gerçek, esas.
hakikaten:
hakikat olarak, doğ-
rusu, gerçekten.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli
başka bir karşılık beklemek-
sizin, sırf Allah rızası için yap-
ma.
mesele:
önemli konu.
metanet:
metin olma, daya-
nıklılık; gayret.
muhabere:
haberleşme.
muhafaza:
koruma.
muhatap:
kendisine hitap
olunan, söz söylenilen kimse.
müstesna:
benzerlerinden
üstün olan, seçkin, mümtaz.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
sebat:
sözünde durma, karar-
lı olma, azimlilik.
selâm:
barış, rahatlık, sela-
met ve esenlik dileme.
tarikat-i muhammediye:
Hz.
Muhammed’in (asm) tarikati
olan sünnet yolu.
tekâsül:
üşenme, tembellik.
tesbihat:
tesbihler, Cenab-ı
Hakkın bütün noksan sıfatlar-
dan uzak ve bütün kemal sı-
fatlara sahip olduğunu ifade
eden sözler.
umum:
bütün.
vasıta:
araç; aracı.
vaziyet:
durum.
velâyet-i ahmediye:
Pey-
gamberimizin
vefatından
sonra nübüvvet tarzındaki
hizmetinin sureten, fiilen ve
şeklen sona ermesiyle velâ-
yet tarzında bu makamda
devam eden manevî hizmet
tarzı ve manevî varlığı.
zat:
kişi, şahıs.
| 134 | K
astamonu
L
âhiKası
1...,124,125,126,127,128,129,130,131,132,133 135,136,137,138,139,140,141,142,143,144,...478
Powered by FlippingBook