tasdik ettik. Bu hastalığın leyle-i kadirde
Risale-i Nur
’un
talebeleri, hususan masumların ettikleri şifa duaları öyle
bir derece harika bir surette tesirini gösterdi ki, üs-
tadımıza sıhhat hâlinden daha ileri bir surette birden bir
vaziyet verildi, leyle-i kadire lâyık bir tarzda çalışmaya
başladı. risale-i nur Şakirtlerinden gelen bu dua-i şifa
harika bir mu’cize gibi, bir keramet olduğunu biz gözü-
müzle gördük.
orada bulunan kardeşlerimize birer birer selâm ve
arz-ı hürmet eder dualarını isteriz.
Bura risale-i nur Şakirtlerinden
Kardeşiniz
Emin, Mehmed Feyzi
ì@í
‡
62
·
(2)
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
í`u
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
Àn
T r
øp
e r
¿p
Gn
h @
(1)
o
¬n
fÉn
ër
Ñ°o
S /
¬p
ªr
°SÉp
H
(3)
o
¬o
JÉn
c
n
ôn
Hn
h $G o
án
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µ`r
«n
?n
Y o
?n
Ó°s
ùdn
G
Aziz, Sıddık, Mübarek Kardeşlerim ve Hizmet-i
Kur’âniyede Çalışkan ve Kuvvetli Arkadaşlarım
ve Tarik-ı Hakta ve Berzah Seyahatinde ve Ahiret
YolundaNuranîYoldaşlarım!
sizin bayramınızı, leyle-i kadrinizi, ramazan-ı şerifte
makbul dualarınızı bütün ruhucanımla tebrik ve tes’it edi-
yorum. Cenab-ı Hak, bu bayramın sürurunu, hakikî ve
K
astamonu
L
âhiKası
| 129 |
masum:
suçsuz, günahsız, saf, te-
miz.
mu’cize:
benzerini yapmaktan
insanların aciz kaldığı şey.
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu.
nuranî:
nurlu, ışıklı, parlak, mü-
nevver.
ramazan-ı şerif:
mübarek, şerefli
Ramazan ayı.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
ruhucan:
ruh ve can; ruh ve can-
la.
selâm:
barış, rahatlık, selamet ve
esenlik dileme.
sıddık:
çok doğru, dürüst, hakkı
ve hakikati tereddütsüz kabulle-
nen.
sıhhat:
sağlık, esenlik.
suret:
biçim, şekil, tarz.
sürur:
sevinç, mutluluk.
şakirt:
talebe, öğrenci.
talebe:
öğrenci.
tarik-ı hak:
hak ve hakikat yolu.
tarz:
biçim, şekil.
tasdik:
doğrulama, onaylama.
tesîd:
tebrik etme, kutlama.
üstad:
öğretici, öğretmen.
vaziyet:
durum.
ahiret:
dünya hayatından
sonra başlayıp ebediyen de-
vam edecek olan ikinci hayat.
arz-ı hürmet:
hürmet, saygı
gösterme, saygı duyduğunu
bildirme.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
gın.
berzah:
ruhların kıyamete
kadar bekleyeceği, dünya ile
ahiret arasındaki yer.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
dua-yı şifa:
şifa duası.
hakikî:
gerçek.
harika:
olağanüstü.
hizmet-i Kur’âniye:
Kur’an
hizmeti.
hususan:
bilhassa, özellikle.
keramet:
ermişçesine yapı-
lan iş, hareket veya söylenen
söz, fikir.
Leyle-i Kadir:
Kadir Gecesi,
Kur’ân-ı Kerîm’in dünya se-
masına nazil olduğu gece, Ra-
mazan’ın 27. gecesi.
makbul:
kabul edilmiş, ge-
çerli, reddedilmeyen.
1.
Her türlü kusur ve noksandan münezzeh olan Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
3.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve berekâtı üzerinize olsun.