sav köyünün ehemmiyetli bir talebesi olan Ahmed’in
mektubunda öyle bir mesele gördüm ki, beni sürur yaş-
larıyla ağlattırdı.
Cenab-ı Hakka yüz binler şükür olsun.
Risale-i Nur
’un
tamam kıymetini, o köyün mübarek valideleri, hanımları
tamam anlamışlar. o mübarek hanımların, o kıymettar
ve halis ahiret hemşirelerimin,
Risale-i Nur
’un intişarına
gösterdikleri fedakârlık, beni ve bizi kemal-i sürurdan ağ-
lattırdı.
zaten
Risale-i Nur
’un mesleğindeki en mühim bir esa-
sı şefkat olduğundan ve şefkat madenleri de hanımlar ol-
duğundan, çoktan beri beklerdim ki, kadınlar âleminde
Risale-i Nur
’un mahiyeti anlaşılsın.
elhamdülillâh, bu havalide de, bu yakında erkeklerden
ziyade bir iştiyak ve faaliyetle buradaki hanımlar tam
çalışıyorlar, savlı mübareklerin hemşireleri olduklarını
gösteriyorlar. Bu iki tezahür, bu zamanda bir fâl-i hayır-
dır ki, o şefkat madenlerinde
Risale-i Nur
parlayacak, fü-
tuhat yapacak.
Hem sav köyünün bahadır çobanları torbalarında
Ri-
sale-i Nur
’u yazmak için taşımaları, aynı oradaki hanım-
ların fedakârlıkları gibi, bu havalide gayet tesirli bir me-
dar-ı teşvik olacak. o hanımların ve o çobanların hususî
isimlerini bilmek arzu ediyoruz; tâ hususî isimleri ile has
talebeler içine girsinler.
ahiret:
dünya hayatından sonra
başlayıp ebediyen devam edecek
olan ikinci hayat.
bahadır:
cesur, yiğit, kahraman.
elhamdülillâh:
Allah’a hamd ol-
sun, Allah’a şükür.
fâl-i hayır:
iyi hâl, iyi alâmet,
uğur sayma.
fedakâr:
kendini veya şahsî men-
faatlerini hiçe sayan, feda eden.
fütuhat:
zaferler, fetihler, galibi-
yetler.
gayet:
son derece.
halis:
samimî, her amelini
yalnız Allah rızası için işleyen.
havali:
bölge, etraf, çevre, ci-
var.
hemşire:
kız kardeş, bacı.
hususî:
özel.
intişar:
yayılma, yaygınlaş-
ma, neşrolunma.
iştiyak:
aşırı isteme, çok fazla
arzu etme.
kemal-i sürur:
tam bir se-
vinç, mutluluk.
kıymet:
değer.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
maden:
asıl, esas, kaynak.
mahiyet:
bir şeyin aslı, esası,
tabiatı, niteliği.
medar-ı teşvik:
şevklendir-
me sebebi, teşvik kaynağı.
mesele:
önemli konu.
meslek:
gidiş, tutulan yol, sis-
tem.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
mühim:
önemli, ehemmiyet-
li.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
sürur:
sevinç, mutluluk.
şefkat:
acıyarak ve esirgeye-
rek sevme, içten ve karşılıksız
merhamet.
şükür:
Allah’ın nimetlerine
karşı memnunluk gösterme,
gerek dil ile gerekse hal ile
Allah’ı hamd etme.
talebe:
öğrenci.
tezahür:
görünme, belirme,
ortaya çıkma.
valide:
ana, anne.
ziyade:
fazla, fazlasıyla.
| 122 | K
astamonu
L
âhiKası