hediye ettiği lem’alar ve Yedinci Şuaı bir cilt içinde cilt
ettikten sonra mütalâa ettim.
o tahirî’de bir Hüsrev, bir lütfi, bir Asım gördüm.
Cenab-ı Hak ondan ve sizlerden ebediyen razı olsun.
onun o nüshası, burada çok iş görecek, inşaallah.
kur’ân-ı Azîmüşşan ve Mu’cizülbeyan’ın,
Hizbü’l-Ek-
berü’l-Azam
namında,
Resaili’n-Nuriye
’nin menbaları ve
esasları olan beş yüzden fazla âyâtları yazdık, bu rama-
zanda size göndermeye muvaffak olamadık. İnşaallah,
bir vakit size gönderilecek.
Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ederiz.
Ve bu mübarek eyyamda ve leyalide dualarını isteriz.
ì@í
‡
55
·
(2)
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
í`u
Ñn
°ùo
j s
’p
G m
Ar
Àn
T r
øp
e r
¿p
Gn
h @
(1)
o
¬n
fÉn
ër
Ñ°o
S /
¬p
ªr
°SÉp
H
(3)
o
¬o
JÉn
c
n
ôn
Hn
h $G o
án
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µ`r
«n
?n
Y o
?n
Ó°s
ùdn
G
Aziz, SıddıkKardeşlerim!
gavs-ı Azam’ın
(4)
p
án
jÉn
æp
©r
dG p
ør
«n
©p
H ¢l
Sho
ôr
ën
e n
?s
fp
Én
a
teminkârâ-
ne fıkrası, şimdiye kadar
Risale-i Nur
’un şakirtleri
hakkında tamamen mutabık çıktı. İnşaallah Hüsrev,
rüştü, re’fet gibi kardeşlerimizin, bilhassa Hüsrev gibi
çok metin bir rüknün müfarakatı sureten elîm ve zararlı
ayat:
Kur’ân ayetleri.
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
bilhassa:
özellikle.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ebediyen:
ebedî olarak, sonsuza
kadar.
elîm:
şiddetli, çok dert ve keder
veren.
eyyam:
devir, zaman.
fıkra:
kısım, fasıl, bölüm.
Gavs-ı azam:
en büyük gavs, Ab-
dülkadir-i Geylânî Hazretlerinin
namı.
Hizbü’l-Ekberü’l-Azam
:
Risale-i
Nur’ların temelini teşkil eden ve
tefsirinin yapıldığı Kur’ân ayetleri-
nin bir araya toplandığı eser.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’ ma-
nasında kullanılan bir dua.
Kur’ân-ı azîmüşşan:
şan ve şere-
fi yüce olan Kur’ân.
leyalî:
geceler.
menba:
kaynak.
metin:
sağlam ve dayanıklı.
mu’cizülbeyan:
açıklamaları ile
akılları benzerini yapmaktan âciz
bırakan (Kur’ân-ı Kerim).
mutabık:
birbirine uyan, uygun.
muvaffak:
başarmış, başarılı.
mübarek:
feyizli, bereketli.
müfarakat:
uzaklaşma, ayrılık.
mütalâa:
bir şeyi etraflıca düşün-
me, tetkik etme.
nam:
ad.
nüsha:
birbirinin aynı olan
suretlerin her biri.
razı:
rıza gösteren, hoşnut
olan.
Resailü’n-nuriye:
Nur risale-
si, Bediüzzaman Said Nur-
si’nin eserlerinin adı.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
rükn:
bir topluluğun en
önemli ve kuvvetli fertlerin-
den her biri.
selâm:
barış, rahatlık, sela-
met ve esenlik dileme.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
sureten:
suret olarak, görü-
nüş itibariyle.
şakirt:
talebe, öğrenci.
temînkârane:
temin ederce-
sine, şüpheyi giderircesine.
umum:
bütün.
1.
Her türlü kusur ve noksandan münezzeh olan Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin.
3.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve berekâtı üzerinize olsun.
4.
Muhakkak sen inayet gözüyle korunuyorsun.
| 118 | K
astamonu
L
âhiKası