Kastamonu Lahikası - page 132

Abdurrahman’ın birinci vârisi ve
Risale-i Nur
’un birin-
ci şakirdi, Büyük Mustafa’nın kapı istikbalinde arkadaşı
olan Hacı osman’ın mektubu ve o mektuptaki rüyâları
manidar ve ettiği tabir de doğrudur.
AzizKardeşlerim!
sizinle konuştuğum bu dakika iftar vaktine yarım saat
kalmış, bayram gecesidir, hastalık şiddetlidir. onun için
fazla konuşamıyorum. Ben de, büyük ve tehlikeli has-
talıktan,
Risale-i Nur
’un şahs-ı manevîsinin mu’cize gibi
şifa duası kerametiyle o tehlike geçti. Fakat öyle şiddetli
bir öksürük, bir heyecan var ki, sizin gibi canımdan ziya-
de sevdiğim kardeşlerimle konuşmayı kısa kesiyorum.
Yalnız bu kadar var ki, Isparta havalisinde yüzer genç
said’ler ve Hüsrev’ler yetişmişler. Bu ihtiyar ve zaif said
dünyadan kemal-i istirahat-i kalple veda etmeye hazırdır.
Ve bilhassa mühim bir medrese-i nuriye olan sav köyü-
nün başta Hacı Hafız, Mustafa gül olarak Ahmed’leri,
Mehmed’leri, hatta muhterem hanımları (tahirî refikası
ve kerîmeleri gibi) ve masum çocukları,
Risale-i Nur
’la
meşgul olmalarını düşündükçe bu dünyada, Cennet ha-
yatının manevî bir nev’ini zevk ediyorum, görüyorum.
oranın Ahmed’lerinin hediyesini umum o köy hesabına
bir teberrük deyip öpüp başıma koydum.
ì@í
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
bilhassa:
özellikle.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
havali:
bölge, etraf, çevre, civar.
istikbal:
gelecek.
kemal-i istirahat-ı kalp:
kalp
rahatlığının, gönül rahatlığının
kusursuz oluşu, tam bir kalp
rahatlığı.
keramet:
ermişçesine yapı-
lan iş, hareket veya söylenen
söz, fikir.
kerîme:
kız evlât, kız çocuk.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
manidar:
nükteli, ince mana-
lı.
masum:
suçsuz, günahsız,
saf, temiz.
medrese-i nuriye:
nur med-
resesi; Risale-i Nur’ların okun-
duğu yerler.
mu’cize:
benzerini yapmak-
tan insanların aciz kaldığı şey.
muhterem:
saygı değer, hür-
mete layık, saygın.
mühim:
önemli, ehemmiyet-
li.
nevi:
çeşit, tür.
refika:
kadın eş, karı.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
şahs-ı manevî:
manevî şahıs,
belli bir kişi olmayıp bir ce-
maatteb meydana gelen ma-
nevî şahıs.
şakirt:
talebe, öğrenci.
tabir:
yorum, yorumlama.
teberrük:
bir şeyi bereket ve
saadet vesilesi sayarak almak
veya vermek.
umum:
bütün.
vâris:
mirasçı.
veda:
ayrılık, ayrılma, ayrılış.
zaif:
zayıf.
ziyade:
fazla, fazlasıyla.
| 132 | K
astamonu
L
âhiKası
1...,122,123,124,125,126,127,128,129,130,131 133,134,135,136,137,138,139,140,141,142,...478
Powered by FlippingBook