İşaratü'l İ'caz - page 315

lâfzıyla imana ima ve işaret edilebilir; fakat,
tecennüp
ke-
limesi bu işi göremez. Bunun içindir ki,
(1)
Gƒo
?n
©r
Øn
J r
ºn
d r
¿p
G
’nun
hakikî cezası olan
(2)
Gƒo
æ`` n
e'
G
’nun yerinde
(3)
Gƒo
Ñs
æ`n
én
J
’ya ter-
cihen
(4)
Gƒo
?s
JÉn
a
ihtiyâr ve ikame edilmiştir.
(5)
n
QÉs
ædn
G
: nârın
r
?n
G
ile tarifi, nârın mahudiyet ve malû-
miyetine işarettir. Çünkü, enbiya-i izamdan işitilmek su-
retiyle, zihinlerde malûmiyeti takarrür etmiştir.
Sual:
(6)
»/
à s
dn
G
esma-i mevsuledendir. sıla, dâhil olduğu
cümlenin evvelce malûm olduğunu iktiza eder. Hâlbuki
sılası olan
(7)
o
In
QÉn
ép
ër
dGn
h o
¢SÉq
ædG Én
go
Oƒo
bn
h
evvelce muhatapla-
ra malûm değilmiş.
Cevap:
(8)
o
In
QÉn
ép
ër
dGn
h o
¢SÉq
ædG Én
go
Oƒo
bn
h Gk
QÉn
f
ayeti bu ayetten
evvel nazil olduğuna nazaran, muhataplar ondan kesb-i
malûmat ettiklerine binaen, burada
o
QÉs
ædn
G
ile
»/
às
`dn
G
arasın-
da tavsif muamelesi yapılmıştır.
o
In
QÉn
ép
ër
dGn
h ¢o
SÉs
ædG Én
go
Oƒo
bn
h
: Bu kayıtlardan maksat, teh-
dittir. tehditlerin te’kit ve teşdit edildiğine binaen, bura-
da
(9)
¢o
SÉs
ædn
G
kelimesiyle te’kit edilmiştir;
(10)
o
In
QÉn
ép
M
lâfzıyla
da teşdit ve tevbih edilmiştir. Şöyle ki:
“mâ, men, ellezî” gibi kelimeler.
evvel:
önce.
evvelce:
daha önce.
hakikî:
gerçek.
ihtiyâr:
irade, tercih.
ikame:
yerine koyma.
iktiza:
gerektirme, lüzumlu kılma.
ima:
dolaylı, üstü kapalı ifade et-
me.
iman:
inanç, itikat.
kesb-i malûmat:
bilgilere sahip
olmak, bilgiler kazanmak.
mahudiyet:
bilinir ve tanınır olma.
maksat:
gaye.
malûm:
bilinen, bilinir olan.
malûmiyet:
malûmluk, bilinme,
belli olma.
muamele:
işlem.
muhatap:
kendisine hitap olunan,
söz söylenilen kimse.
nâr:
ateş; cehennem.
nazaran:
nispeten, kıyaslayarak,
göre.
nazil:
nüzul eden, inen.
sıla:
bağ-fiil.
sual:
soru.
takarrür:
yerleşme, kararlı hale
gelme.
tavsif:
vasıflandırma, niteleme.
tecennüp:
çekinme, sakınma.
tehdit:
korkutma, gözdağı verme.
te’kit:
kuvvetlendirme, sağlamlaş-
tırma.
tercihen:
tercih ederek, öncelikli
olarak.
teşdit:
şiddetlendirme.
tevbih:
azarlama, paylama.
ayet:
Kur’ân cümlesi.
binaen:
-den dolayı, bu se-
bepten.
ceza:
karşılık
dâhil:
içinde, içeri girmiş.
enbiya-i izam:
büyük pey-
gamberler.
esma-i mevsule:
“o şey ki, o
kimse ki” manalarını anlatan
1.
Eğer bunu yapamazsanız. (Bakara Suresi: 24.)
2.
Kendinizi emniyete alın.
3.
Kaçının.
4.
Sakının. (Bakara Suresi: 24.)
5.
Cehennem ateşi (Bakara Suresi: 24.)
6.
Öyle ki. (Bakara Suresi: 24.)
7.
Yakıtı insanlar ve taşlar olan [Cehennem ateşi]. (Bakara Suresi: 24.)
8.
Yakıtı insanlar ve taşlar olan ateş. (Tahrim Suresi: 6.)
9.
İnsanlar. (Bakara Suresi: 24.)
10.
Taşlar. (Bakara Suresi( 24.)
İşaratü’l-İ’caz | 315 |
n
üBüvveT
h
akkında
1...,305,306,307,308,309,310,311,312,313,314 316,317,318,319,320,321,322,323,324,325,...576
Powered by FlippingBook