Birkaç Vecizeler
•
Hevesat-ı nefsaniye ile erkeklerin karılaşması, ka-
rıların hayâsızlıkla erkekleşmesine sebeptir.
•
Merak, ilmin hocasıdır.
•
İhtiyaç, medeniyetin üstadıdır.
•
Sıkıntı, sefahatin muallimidir.
•
Acz, muhalefetin menşeidir.
•
Zaaf, gururun madenidir.
•
Sığar-ı nefis, tekebbürün menbaıdır.
•
Tenasüp, tesanüdün esasıdır.
•
Temasül, tezadın sebebidir.
•
Müsavatsız adalet, adalet değildir.
•
Gayrjmeşru muhabbetin akıbeti, mükâfatı, mah-
bubun gaddarâne adavetidir.
(HaşİYe)
a a a
BuNdaNYediSeNeevvel
BirriSalemeYaZdIğImZeYildir.
(1)
¥µ
mükâfat:
karşılık.
müsavat:
insanlar arasında mut-
lak eşitliğin bulunduğunu savun-
ma.
risale:
kitap.
sefahat:
akılsızlık ederek, sonunu
düşünmeden nefsî istek ve arzula-
ra boyun eğmek.
sığar-ı nefis:
kişiliksizlik, insanın
manen küçüklüğü, değersizliği.
tekebbür:
kibir gösterme, büyük-
lük satma.
temasül:
benzeme, benzeyiş.
tenasüp:
uyma, uygunluk.
tesanüt:
dayanışma.
tezat:
zıtlık, aykırılık.
üstat:
öğretici.
vecize:
özdeyiş, icazlı söz, öz, kısa
fakat ifadece kuvvetli söz.
zaaf:
zayıflık, kuvvetsizlik.
zeyil:
ek, ilâve.
acz:
güçsüzlük.
adalet:
hakkı sahibine verme,
hakkaniyet, âdil olma hali.
adavet:
düşmanlık.
akıbet:
son, netice.
esas:
asıl, temel.
evvel:
önce.
gaddarâne:
zalimce, gaddar-
ca, merhametsizce, haincesi-
ne.
gayrimeşru:
haram, kanun-
suz, yasak.
gurur:
kendi yüksek ve değer-
li tutarak böbürlenme.
hayâ:
ar, namus, utanma duy-
gusu.
hevesat-ı nefsaniye:
nefse ait
istekler, nefsin gelip geçici
olan çirkin arzu ve istekleri.
ihtiyaç:
gereklilik, muhtaç olu-
nan.
maden:
kaynak.
mahbup:
sevilmiş, sevilen,
sevgili.
medeniyet:
medenîlik, uygar-
lık.
menba:
kaynak.
menşe:
esas, kaynak.
merak:
bir şeyi öğrenmek is-
temek, çok şiddetli arzu, he-
ves.
muallim:
öğretici.
muhabbet:
ülfet, sevgi, sev-
me, dostluk.
muhalefet:
ayrılık, aykırılık,
karşı çıkış.
HaşİYe:
Avrupa’ya muhabbetimiz gibi.
Eski said dönEmi EsErlEri
| 503 |
s
ünuHaT
1.
Bu parça Devâü’l-Yeis bölümünde neşredildiğinden buraya konulmadı.