(1)
w
BirinciSual:
“İ’caz-ı kur’ân’ı icaz ile beyan et.”
Cevap:
İ’caz-ı kur’ân yedi menabi-i külliyeden tecelli
ve yedi anasırdan terekküp eder.
Birinci Menba:
lâfzın fesahatinden, nazmın ceza-
letinden, mananın belâgatinden, mefhumların bedaatin-
den, mazmunların beraatinden, üslûpların garabetinden
tevellüt eden nakş-ı aciptir.
İkinci Unsur:
Umur-i kevniyedeki gayptan, haka-
ik-ı İlâhiyedeki gayptan, mazideki gayptan, müstakbelde-
ki gayptan terekküp eden ilmü’l-guyuptur.
Üçüncü Menba:
lâfzı cihetiyle pek çok ve usul-i
Arabiyece sahih, nazar-ı belâgatte müstahsen, hikmet-i
teşriiyeye münasip pek vâsi vücuh ve ihtimalâtın şümu-
lünden;
• ve mana cihetiyle meşarib-i evliya, ezvak-ı arifîn,
mezahib-i salikîn, mesalik-i fukaha, turuk-ı mütekellimî-
nin ihatasından;
• ve ahkâm cihetiyle hakaik-ı ahval, desatir-i saadet-i
dâreyn, vesail-i terbiye, revabıt-ı hayat-ı içtimaiyenin isti-
abından;
• ve ilmi cihetiyle ulûm-i kevniye, ulûm-i İlâhiyeye is-
tiğrakından;
ahkâm:
hükümler, kanaatler.
anasır:
unsurlar, esaslar.
bedaat:
güzellik yenilik.
belâgat:
yerinde, hâl ve makama
uygun söz söyleme.
beraat:
güzellik bakımından diğer-
lerinden üstün olma.
beyan etmek:
açıklamak, bildir-
mek, izah etmek.
cezalet:
ahenkli, akıcı ve güzel ifa-
de.
cihet:
yön, özellik.
cihetiyle:
yönüyle, bakımından.
desatir-i saadet-i dâreyn:
dünya
ve ahiret saadetini kazandıran ku-
rallar, prensipler.
ezvak-ı arifîn:
marifet ve hakikat
mertebesine erişen, üstün görüşlü
kimselerin zevkleri.
fesahat:
dilin doğru, düzgün, açık
ve akıcı şekilde kullanılması.
garabet:
ifadede garip aşılmamış
kelimeler kullanma.
gayp:
görünmeyen fakat varlığı
kesin olan ve mahiyeti Allah tara-
fından bilinen başka âlemler, ma-
nevî âlem.
hakaik-ı ahval:
durumların ger-
çekleri.
hakaik-ı ilâhiye:
Allah’ın koyduğu
yüce hakikatler.
hata:
kusur, yanlışlık yapma.
hikmet-i teşriiye:
şer’î, dinî ve
Rabbanî kanunların hikmeti.
i’caz-ı kur’ân:
Kur’ân’ın mu’cize
oluşu.
icaz:
az sözle çok mana ifade et-
me.
ihtimalât:
ihtimaller, olabilirlikler.
ilmü’l-guyûb:
bilinmeyene ve gö-
rülmeyene dair ilim.
istiap:
içine alma, kapsama.
istiğrak:
içine dalma.
lâfız:
söz, kelime.
mana:
anlam.
mazi:
geçmiş zaman.
mazmun:
asıl manayı dolaylı ola-
rak anlatan güzel söz.
mefhum:
bir sözün ifade ettiği
mana, sözden çıkarılan mana kon-
sept, kavram.
menabi-i külliye:
genel kaynak-
lar.
menba:
kaynak.
mesalik-i fukaha:
fıkıhçıların ta-
kip ettikleri yol.
meşarib-i evliya:
velîlerden olan
kimselerin meşrepleri, evliyanın
hizmet tarzları, evliyanın meslek-
leri.
mezahib-i salikîn:
müritlerin, tari-
kate sülûk edenlerin usulleri.
münasip:
uygun.
müstahsen:
herkesin güzel bulup
beğendiği, beğenilmiş, güzel, mak-
bul.
müstakbel:
gelecek zaman.
nakş-ı acip:
görülmedik nakış,
süsleme.
nazar-ı belâgat:
güzel ve etkili
ifade açısından.
nazım:
kafiyeli, vezinli söz.
revabıt-ı hayat-ı içtimaiye:
sosyal bağlar, toplu yaşama
ve sosyal hayat bağları.
sahih:
doğru kusursuz, tam.
sual:
soru.
şümul:
içine alma, kaplama,
ihata etme.
tecelli:
açılıp belirme, açıkça
ortaya çıkma.
terekküp etmek:
karışıp bir-
leşmek, birden fazla şeyin bir-
leşmesinden oluşmak.
tevellüt etmek:
doğmak
meydana gelmek.
turuk-i mütekellimin:
kelâm-
cıların takip ettikleri yollar.
ulûm-i ilâhiye:
dinî ilimler.
ulûm-i kevniye:
kevnî ilimler,
kâinat ve dünya ile ilgili ilimler.
umur-i kevniye:
kâinatla,
oluşla ilgili İlâhî emirler.
unsur:
madde.
üslûp:
ifade tarzı.
usul-i arabiye:
Arapça tarz,
usul.
vâsi:
çok geniş.
vesail-i terbiye:
terbiye vesi-
leleri, eğitim yolları.
vücuh:
yönler tarzlar.
r
umuz
| 508 |
Eski said dönEmi EsErlEri
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.