Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 517

mÜHim Bir nOkTa
İslâm gaflet edip küstü. Hristiyanlık dini, fen ve mede-
niyeti kendine mal edip iki silâhla galebe çaldı. Şimdi
Şarkta müthiş bir silâh imal ediliyor. Bunun hak kısmına
sahip olmalı. Yoksa yine küssek, onu da Hristiyanlık İs-
lâmiyet aleyhinde istimal edecektir. Buna karşı dayanıl-
maz.
Cumhur-i avama müteveccih olan bir fikir, bir kudsi-
yet almaz ise söner. o desatire kudsiyet verecek iki mu-
azzam rakîb-i din var. Şu keskin fikir, gözünü açtığı va-
kit hasmını ve hasmının elindeki silâhını Hristiyanlık dini
bulmuştur. öyle ise o fikir, kudsiyet almak için, İslâmi-
yet’e dehalet etmeye mecburdur.
®
nokta:
konu, konu ile ilgili önemli
bölüm.
rakîb:
müfettiş, kontrolör herhan-
gi bir işte birbirinden üstün olma-
ya çalışanlar.
rakîb-i din:
din olarak rekabet
eden, yarışan.
şark:
doğu.
vakit: zaman.
aleyhinde:
karşısında.
cumhur-i avam:
halkın ço-
ğunluğu.
dehalet etmek:
sığınmak,
aman dilemek.
desatir:
düsturlar, kaideler.
fen:
ilim.
gaflet :
dikkatsizlik.
galebe çalmak:
üstün gelmek.
hak:
doğru.
hasım:
muhalif, karşı taraf,
düşman.
imal etmek:
yapmak, yapıl-
mak, meydana getirmek,
üretmek.
islâmiyet:
Müslümanlık.
istimal etmek:
kullanmak.
kudsiyet:
kutsallık.
mal etmek:
sahiplenmek.
mecbur:
zorunlu.
medeniyet:
medenîlik, uygar-
lık.
muazzam:
ulu, muhteşem.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
müteveccih:
yönelen, yönelik.
müthiş:
dehşet veren, ürkü-
ten, dehşetli.
Eski said dönEmi EsErlEri
| 517 |
r
umuz
1...,507,508,509,510,511,512,513,514,515,516 518,519,520,521,522,523,524,525,526,527,...790
Powered by FlippingBook