Kırk Altı Sene Evvel Tabedilen
(1)
İki Mekteb-i Musibetin
Şahadetnamesi
(3)
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
íu
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
Àn
T r
øp
e r
¿p
Gn
h¯
(2)
o
¬n
fÉn
ër
Ñ°o
S /
¬p
ª°r
SÉp
H
Mukaddime
Vakta ki hürriyet divanelikle yâd olunurdu; zayıf istib-
dat tımarhaneyi bana mektep eyledi. Vakta ki itidal, isti-
kamet, irtica ile iltibas olundu; meşrutiyette şiddetli istib-
dat, hapishaneyi mektep yaptı.
ey şu şahadetnamemi temaşa eden zevat! lütfen ruh
ve hayalinizi misafireten, yeni medeniyete karışmış asa-
bî bir bedevî talebenin hâl-i ihtilâlde olan ceset ve dima-
€ına gönderiniz; tâ tahtie ile hataya düşmeyiniz.
otuz Bir Mart Hâdisesinde divan-ı Harb-i örfîde de-
dim ki:
“Ben talebeyim. onun için her şeyi mizan-ı şeriatla
muvazene ediyorum. Ben milliyetimizi yalnız İslâmiyet
biliyorum. onun için her şeyi de İslâmiyet nokta-i naza-
rından muhakeme ediyorum.
“Ben hapishane denilen âlem-i berzahın kapısında
dururken ve dara€acı denilen istasyonda ahirete giden
Eski said dönEmi EsErlEri
| 117 |
d
ivan
-
ı
H
arB
-
i
Ö
rfî
yan durumu.
hapishane:
tutukevi, cezaevi.
haşiye:
ilâve ek.
hürriyet:
insanın ne kendisine ne
de başkasına zarar vermeden ka-
nun, düzenleme ve de€erler çer-
çevesinde serbestçe hareket ede-
bilmesi; ba€ımsızlık.
iltibas etmek:
birbirine benzeyen
şeyleri şaşırıp karıştırmak, birisini
öteki zannetmek; yanlışlık, karı-
şıklık.
irtica:
gericilik.
istasyon:
durak; demiryolu dura€ı.
istibdat:
hak ve hukuku tanıma-
ma, keyfî uygulama, zulüm ve ta-
hakküm; idarede görülen her türlü
kanun dışı tazyik, baskı.
istikamet:
do€ruluk, dürüstlük,
do€ru ve namusluca hareket.
itidal:
aşırı olmamak, dengeli ol-
mak, so€ukkanlılık.
lütfen:
hoşlukla, tatlılıkla.
medeniyet:
medenîlik, şehirlilik,
uygarlık.
mekteb-i musibetin Şahadetna-
mesi:
Bediüzzaman Said Nursî’nin
bir eseri.
mektep:
e€itim ve ö€retim kuru-
luşu.
meşrutiyet:
Osmanlılarda 1876
Anayasasıyla başlayan, 1908 de€i-
şikli€iyle devam eden hukukî ve
siyasî döneme verilen ad.
milliyet:
bir milleti di€er milletten
ayıran hâllerin ve özelliklerin ta-
mamı.
misafireten:
misafir olarak.
mizan-ı şeriat:
din terazisi, İslâm
terazisi.
muhakeme etmek:
düşünmek,
akıl yürütmek, akıl yürütüp do€ru
bir netice elde edebilmek.
mukaddime:
önde bulunan; baş-
langıç olarak.
muvazene etmek:
kıyaslamak,
mukayese etmek.
nokta-i nazar:
bakış açısı; görüş,
fikir.
ruh:
insandaki canlılı€ın ve dirili-
€in, iradeyle ilgili ve irade dışı ha-
reketlerin ve idrak kabiliyetinin
kayna€ı, nefs.
sene:
yıl.
şahadetname:
bir okulun bitirildi-
€ine dair verilen resmî belge, dip-
loma.
tâ:
kadar, dek, de€in; kat.
tab:
kitap basma, kitap baskısı.
tahtie:
hatalı görmek.
temaşa etmek:
seyretmek; hay-
retle ve dikkatle bakmak.
tımarhane:
akıl hastahanesi.
vakta ki:
ne zaman ki.
yâd olunma:
hatırlanma, anılma,
hatıra getirilme.
zevat:
zatlar, şahıslar, kimseler.
1.
Bu tarih 1954 senesine aittir.
“İfade-i Naşir”deki 45 sene öncesi ile buradaki 46 sene öncesi atfının yapıldı€ı tarih 1954 ol-
ması gerekir. Zira Divan-ıHarb-iÖrfî eserinin birinci baskısı Hicrî 1327, ikinci baskısı ise Hicrî
1328 tarihlerinde yapılmıştır. Dolayısıyla 1327’den Hicrî yıl itibarıyla 46 sene sonrası,
1328’den de 45 sene sonrası Hicrî 1373, yani Milâdî 1954’tür. Buradaki atıf da birinci baskıya
yapılmıştır.
2.
Her türlü kusur ve noksandan münezzeh olan Allah’ın adıyla.
3.
Hiç bir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
ahiret:
öteki dünya, kıyamet-
ten sonra kurulan âlem.
âlem-i berzah:
ruhların kıya-
mete kadar kalacakları âlem;
kabir âlemi.
asabî:
sinirli, öfkeli.
bedevî:
iptidaî tarzda yaşa-
yan, medenî olmayan.
ceset:
gövde, vücut, beden.
dara€acı:
idama mahkûm
olanların asıldıkları sehpa.
dima€:
beyin; akıl, şuur.
divanelik:
delilik.
divan-ı Harb-i örfî:
31 Mart
Olayından sonra kurulan Sıkı-
yönetimMahkemesi.
hâdise:
vakıa, olay.
hâl-i ihtilâl:
ayaklanma ve is-