meselesini tam anlamaz. İman hakikatlerinin izahı oldu-
ğu için, hem ilim, hem marifetullah, hem huzur, hem
ibadettir. eski medreselerde beş on seneye mukabil, in-
şaallah nur Medreseleri beş on haftada aynı neticeyi te-
min edecek ve yirmi senedir ediyor.”
üstadımız, Barla’daki dokuz senelik ikametgâhı olan ve
risale-i nur’un birinci dershanesi, hem altı vilâyet geniş-
liğindeki Medresetüzzehra’nın çekirdeği bulunan hanesini
Medrese-i nuriye olarak risale-i nur’a vakfetmişti. Şimdi
onu müteakip hem Isparta ve civarı kazaları ve bazı köy-
lerinde, hem diyarbakır ve Şarkta nur dershaneleri açıl-
maktadır. Bu suretle o dershanelerde nurların okunması
ve nurlarla meşguliyete devam edenlere ve ders alanlara
talebe-i ulûm şerefini kazandırmaktadır. talebe-i ulûmun
ise adî harekâtı, hatta uykusu dahi ibadet hükmüne geçti-
ğini bazı büyük müçtehitler beyan etmişler.
Sal i sen:
nurların radyo diliyle Anadolu ve âlem-i İs-
lâm’a intişarının ilk mukaddemesi, mübarek leyle-i Be-
rat’a tevafuk etmesi, bu vatan ve âlem-i İslâm hakkında
risale-i nur lehinde büyük bir hayrın alâmeti ve iflaretidir.
(1)
»/
bÉn
Ñr
dGn
ƒo
g »/
bÉn
Ñr
dn
G
Kardeşleriniz
Tahirî,Zübeyir,Sungur,
Ceylân,Bayram
HaşİYe:
Bu mektup aynı zamanda telgrafla veya mektupla üstadımızın
leyle-i Beratllarını tebrik eden kardeşlerimize cevaptır.
ì®í
adî:
âdet olan.
alâmet:
belirti, işaret, iz.
âlem-i islâm:
İslâm âlemi, İslâm
dünyası.
beyan:
açıklama, bildirme, izah.
civar:
çevre, yöre, etraf.
hakikat:
gerçek, asıl, esas.
hane:
ev, mesken.
harekât:
hareketler, davranışlar;
tutumlar.
haşiye:
dipnot.
hükmüne:
yerine, değerine.
ikametgâh:
ikamet yeri, oturulan
yer, ev, hane.
ilim:
bilme, bilgi.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’ ma-
nasında kullanılan bir dua.
intişar:
yayılma, yaygınlaşma,
neşrolunma.
izah:
açıklama, ayrıntıları ile an-
latma.
leh:
onun tarafına, ondan yana,
birinin faydası için yapılan hare-
ket.
leyle-i Berat:
Berat Gecesi, Şaban
ayının 15. gecesi.
marifetullah:
Allah’ı tanıma, an-
lama, bilme.
medrese:
eski dönemde ders oku-
tulan düzenli öğretim kuruluşu.
medrese-i Nuriye:
nur medresesi;
Risale-i Nur’ların okunduğu yerler.
medresetüzzehra:
Bediüzza-
man’ın doğuda (Van) yapılma-
sını idarecilere teklif ettiği, fen
ilimleriyle din ilimlerinin bir-
likte okutulmasını düşündüğü
üniversite.
mesele:
konu.
meşguliyet:
uğraşılan ve meş-
gul olunan şey.
mukabil:
karşılık.
mukaddeme:
başlangıç, giriş.
mübarek:
hayırlı, mutlu, kutlu,
uğurlu.
müçtehit:
ayet ve hadislerden
şer’î hükümler çıkarabilen, ge-
rekli bütün ehillik şartlarına
sahip olan, geniş ve derin bil-
gili din âlimi.
müteakip:
den sonra.
netice:
sonuç, fayda, maksat.
Nur:
Risale-i Nur.
salisen:
üçüncü olarak.
suret:
biçim, şekil, tarz.
Şark:
doğu, doğu bölgeleri.
şeref:
övünülecek, iftihar edi-
lecek şey.
talebe-i ulûm:
ilim tahsil
eden, ilimlerle uğraşan öğ-
renci.
tebrik:
kutlama. uğurlu, ha-
yırlı, mübarek olmasını dileme.
temin:
elde etme.
tevafuk:
uyma, uygunluk, bir-
birine denk gelme.
vakfetme:
bağışlama, adama.
vilayet:
il.
1.
Bâkî olan ancak Allah’tır.
| 854 | Emirdağ Lâhikası – ıı