(1)
p
án
jÉn
æp
©r
dG p
ør
«n
©p
H l
¢Sho
ôr
ën
e n
?s
fp
Én
a
gavs-ı geylânî’nin (
ks
) kera-
metkârâne cümlesi, en dehfletli zaman gibi bunda da
ayn-ı hakikat olduğu görüldü.
Hem azamî ihlâsın zedelenmemek için, flimdi düfl-
manlar da, dostlara inkılâp ettiği bir zamanda sohbet et-
mek, konuflmak, bu dünyada da uhrevî hizmetlerin bir
güzel ve fânî meyvelerine vesile olabilir. o vakit, azamî
ihlâs ki, hiçbirfleye âlet olmayacak; hem vazife-i İlâhiye-
ye karıflmamak için kaderi İlâhî hakkımdaki bu fliddetli
hâlete aleyhimde değil, lehimde olarak fetva verdi, mü-
saade etti. Ben yanımdaki vasiyetnamemdeki evlât kabul
ettiğim küçük evlâtları tevkil ediyorum. onlarla konufla-
nı benimle konuflmufl gibi kabul ediyorum...
(2)
»/
bÉn
Ñr
dGn
ƒo
g »/
bÉn
Ñr
dn
G
Kardeşiniz
SaidNursî
Üstadımızınbuhastalığıgösteriyorki,gizlidinsizler
konuşturmamakiçinbirilâçbulmuşlar,yedirmişler.El-
hasıl,Üstadımızınmusafahadan,sohbettenvekonuş-
maktanmenedildiğinibizdegörüyoruz.
Üstadımızınhizmetindebulunan
Tahirî,Zübeyir,Ceylân,Hüsnü,Bayram
ì®í
aleyh:
karşı, karşıt.
ayn-ı hakikat:
hakikatin aslı, ger-
çeğin tâ kendisi.
azamî:
en fazla, en çok, nihayet
derecede.
dehşetli:
ürkütücü, korkunç.
elhâsıl:
hasılı, netice itibariyle, kı-
saca.
evlât:
çocuklar.
fânî:
muvakkat, geçici.
fetva:
hüküm.
hâlet:
hâl, suret, keyfiyet.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli
başka bir karşılık beklemeksi-
zin, sırf Allah rızası için yapma.
inkılâp:
bir hâlden diğer bir
hale geçme, değişme, dö-
nüşme.
kader-i ilâhî:
İlâhî kader, Al-
lah’ın kader kanunu.
kerametkârâne:
kerametli bir
şekilde, keramet gösterirce-
sine.
leh:
hakkında, onun için, onun
tarafına, onun faydasına veya
zararına, ondan yana.
men:
yasak etme, engelleme.
musafaha:
selam vermek ve
sevgisini göstermek üzere bir-
birine el uzatma.
müsaade:
izin, icazet, ruhsat.
tevkil:
vekil etme, edilme.
uhrevî:
ahirete dair, ahirete
ait.
vasiyetname:
yazılı vasiyet,
bir kimsenin vasiyetini yazmış
olduğu kâğıt.
vazife-i ilâhîye:
doğrudan
doğruya Allah’a ait olan iş ve
vazife.
vesile:
aracı, vasıta, sebep.
1.
Muhakkak sen ayn-ı inâyetle himâye edilmektesin.
2.
Bâkî olan ancak Allah’tır.
| 848 | Emirdağ Lâhikası – ıı