olamayacaklardır. onların maksatlarının tam aksine ola-
rak risale-i nur’un neflriyatı erkek ve kadınlar arasında
harika bir tarzda inkiflaf etmektedir ve edecektir.
Hastalığımünasebetiyle
hizmetindebulunan
Tahirî,Zübeyir,Ceylân,Bayram,Sungur,Rüştü
ì®í
Œ
3 5 9
œ
(1)
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
En mühim bir mahkemede son sözüm olarak “Mahke-
me-i Kübraya Şekva” namıyla yazılan ve
Tarihçe-iHa-
yat
’ta birkaç defa neşrolunan ve mahkemede iken Ankara
makamatına, Temyiz Mahkemesine ve mahkeme reisleri-
ne gönderilen şekvanın sebebi, o hâdisenin acip, garip,
küçük bir numunesi bu defa aynen başıma geldiği için, o
“Mahkeme-i Kübraya Şekva”ya bir haşiyecik olarak be-
yan ediyorum:
İki gün evvel, çok müştak olduğum ve eski zamanda
Anadolu medrese-i ilmiyesi hükmünde olan konya’ya üç
sebep bahanesiyle,
B
iri
:
İki hakikatli nur kardeşim fakir hâlleriyle beraber
büyük bir masrafa girip İzmir mahkemesine gitmişler.
dönüşlerinde yanıma uğradılar. Ben de onları kısmen
masraftan kurtarmak için, hususî otomobilimle kon-
ya’ya kadar beraber almak;
Emirdağ Lâhikası – ıı | 837 |
hizmeti.
numune:
örnek.
reis:
başkan.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
şekva:
şikayet.
Tarihçe-i hayat:
Said Nursî’nin ha-
yat hikayesini açıklayan ve Risale-
i Nur Külliyatından olan bir eser.
tarz:
biçim, şekil.
temyiz:
bir davanın kararının bir
üst mahkeme tarafından tekrar
incelenmesi.
acip:
tuhaf, hayrette bırakan.
bahane:
vesile, sebep.
beyan:
anlatma, açıklama.
defa:
kere, kez, yol.
evvel:
önce.
garip:
tuhaf, şaşılacak.
hâdise:
olay.
hakikat:
kadirbilirlik, sadâkat,
doğruluk, vefa, sürekli bağlı-
lık.
hâl:
durum, vaziyet.
harika:
olağanüstü.
haşiyecik:
küçük dipnot.
hizmet:
görev, vazife.
hususî:
özel.
hükmünde:
değerinde, ye-
rinde.
inkişaf:
gelişme.
kısmen:
kısmî olarak, bir kı-
sım.
mahkeme-i kübra:
en büyük
mahkeme, öldükten sonra bü-
tün insanların diriltilerek Allah
huzurunda hesaba çekileceği
mahkeme.
makamat:
makamlar.
masraf:
harcama, sarf etme.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
münasebet:
vesile, -dan do-
layı.
müştak:
arzulu, fazla istekli,
iştiyak gösteren.
nam:
ad, isim.
neşir:
yayım, yayın.
neşriyat:
yayınlar.
Nur:
Risale-i Nur, Risale-i Nur
1.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.