ziyade faidesi dokunan eski Adliye Vekili Hüseyin Avni
ve senirkent Mebusu tahsin tola herkesten ziyade ka-
zanmaları lâzımken kazanmamaları bizi çok müteessir
etti diye üstadımıza söyledik.
Bize dedi ki:
“Müteessir olmayınız. Ben de sizinle beraber olarak
onları tebrik etmeliyiz. Çünkü, iki sene zarfında elli sene
kadar hükûmete, vatana, millete, dine, asayişe hizmet
ettiklerine delil-i kat’î, kerametkârâne üstadımızın ona
müracaatı olmadan rehberin kurtulmasını arzu ettiği ay-
nı dakikada, müsadere edilen iki yüz rehberin bize iade-
sine emir vermesiyle iki yüz bin adam rehberden istifa-
de etmesiyle ona duacı olması; ve tahsin tola’nın
ehemmiyetli çalışmasıyla
Sözler
mecmuası resmen An-
kara’da tab edilmesiyle hem asayişe, hem demokrata,
hem bu vatan ve millete yüz sene mebusluk etmek kadar
faidesi oldu. Şimdi bu kadar manevî, hakikî, hususan bâ-
kî ve uhrevî kâr onlara yeter. Bir-iki sene memuriyet ve
mebusluğa çalışmakla o bâkî elmas gibi hizmetlerini, kı-
rılacak fânî şişeye alet yapmamak gerektir. onun için
ben onları tebrik ediyorum. siz de onları tebrik ediniz,
dua ediniz. Hatta ben tahsin tola’nın tekrar mebus ol-
masını istedim; tâ nurlara hizmet etsin. Fakat onun ev-
velki hizmeti kâfi geliyor. kapıyı açmış; daha ihtiyaç kal-
madı.”
NurTalebelerinden
MehmetKaya,Hüsrev,Tahirî,
Sungur,Zübeyir,Ceylân,Bayram
Emirdağ Lâhikası – ıı | 829 |
müsadere:
toplatma, elden alma.
müteessir:
üzgün.
resmen:
resmî olarak, resmî bir
şekilde.
tab:
basma.
uhrevî:
ahirete dair, ahirete ait.
vekil:
nazır, bakan.
zarfında:
süresince.
ziyade:
çok, fazla.
arzu:
istek, heves, niyet.
asayiş:
emniyet; korku ve en-
dişeden uzak olma.
bâkî:
daimi, sonsuz.
delil-i kat’î:
kesin delil.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehemmiyetli:
önemli.
elmas:
çok kıymetli bir mü-
cevher.
evvel:
önce.
fânî:
ölümlü, geçici.
hakikî:
gerçek.
hizmet:
görev, vazife.
hususan:
bilhassa, özellikle.
iade:
geri verme.
istifade:
faydalanma, yarar-
lanma.
kâfi:
yeterli.
kerametkârâne:
kerametli bir
şekilde, keramet gösterirce-
sine.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
mebus:
milletvekili.
mecmua:
tertip ve tanzim
edilmiş şeylerin hepsi, kolek-
siyon.
memuriyet:
memurluk.
müracaat:
başvurma, da-
nışma.