Emirdağ Lâhikası - page 794

verdiğimi, hatta şefkat cihetinde erkeklerden pek ileri ol-
duklarından, risale-i nur’un mühim bir esası şefkat oldu-
ğundan, bu mübarek hemşirelerimi “Muhterem Hemşi-
relerim” namıyla yâd ediyorum. onların samimiyet ve
ihlâslarını ziyade görüyorum.
B
EŞiNCi
h
akarETkârâNE
i
FTirası
:
gerilemek ve irtica,
yani İslâmiyet ahkâmına, ahlâkına dönmek manasıyla
“mel’un fikir” tabiri kullanması, küre-i arzı titretecek kâ-
firâne bir iftira olduğu gibi, yalnız Ispartalılara ve nur ta-
lebelerine değil, belki âlem-i İslâm’a karşı bir ihanettir.
ÇokHastaveÇokİhtiyar
SaidNursî
ì®í
Œ
3 3 9
œ
[Üstadımızın köylerde dolaştığına dair çıkarılan uydur-
ma habere karşı bir cevaptır; mucib-i merak hiçbir şey
yoktur.]
üstadımız said nursî’nin iki seneden beri misafir bu-
lunduğu Isparta emniyetine bir maruzatımızdır.
1.
üstadımız said nursî otuz seneden beri bu Anado-
lu memleketinde gezdiği bütün vilâyet ve kazalarda ken-
disini zabıtanın bir misafiri olarak telâkki etmiş ve zabıta
efradı daima dostâne ve himayetkârâne muamele
göstermiştir. kur’ân’ın hakikî ve parlak bir tefsiri olan
risale-i nur’u Isparta’da otuz sene evvel telife başlayan
ahkâm:
dinî hükümler, emirler.
âlem-i islâm:
İslâm âlemi, İslâm
dünyası.
cihet:
yan, yön, taraf.
dair:
alakalı, ilgili.
dostâne:
dostlukla, dostça.
efrat:
fertler.
emniyet:
polis teşkilâtı.
evvel:
önce.
hakaret:
saygı göstermeme, alçak
görme, aşağılama.
hakikî:
gerçek.
hemşire:
kız kardeş, bacı.
himayetkârâne:
korumaya çalı-
şarak.
iftira:
aslı olmadan birine suç yük-
leme, olmayan bir suçu başkasına
yükleme.
ihanet:
hainlik, kötülük etme.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli başka
| 794 | Emirdağ Lâhikası – ıı
bir karşılık beklemeksizin, sırf
Allah rızası için yapma.
ihtiyar:
yaşlı.
irtica:
gericilik, geriye dönme,
eskiyi isteme.
kâfirâne:
kâfircesine, Allah’ı
inkar edercesine.
kaza:
ilçe.
küre-i arz:
yer küre, dünya.
mana:
anlam.
maruzat:
arz edilenler, sunu-
lanlar.
mel’un:
lânetlenmiş, kötülen-
miş.
muamele:
işlem.
mucib-i merak:
meraka de-
ğen, dikkati çeken, merak se-
bebi.
muhterem:
saygı değer, hür-
mete layık, saygın.
mübarek:
feyizli, bereketli.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
nam:
ad.
Nur:
Risale-i Nur, Risale-i Nur
hizmeti.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
samimiyet:
samimîlik, içten-
lik.
şefkat:
karşılıksız sevgi bes-
leme, içten ve karşılıksız mer-
hamet.
tabir:
ifade; deyim.
talebe:
öğrenci.
tefsir:
Yorum, şerh.
telâkki:
kabul etme, bir gö-
rüşle bakma.
telif:
eser yazma.
vilayet:
il.
yâd:
anma.
zabıta:
şehir güvenliğini sağ-
lamakla vazifeli bulunan idare,
polis.
ziyade:
çok, fazla.
1...,784,785,786,787,788,789,790,791,792,793 795,796,797,798,799,800,801,802,803,804,...1032
Powered by FlippingBook