nifakın dehşetli fırtınalarının tarihine tevafukla parmak
basar gördüm.
evet, iki
Q
dört yüz; üç
±
, iki
?
üç yüz; bir
¥
, iki
şeddeli
¿
’lar üç yüz; bir
?
, bir
¢S
yüz; diğer
?
, bir
…
,
bir
¿
o da yüz; iki
¿
, o da yüz; yekûnu bin üç yüz. Bir
?
, bir
?
elli; şeddeli
O
sekiz ve iki medde, iki hemze
dört; mecmuu bin üç yüz altmış iki eder. öteki üç adedi
de kıyas edilsin.
Hem on ikinci ve on üçüncü sahifelere dikkatle bak-
tım, gördüm ki: risale-i nur’a ve şakirtlerine ve mua-
rızlarına o derece mutabık geliyor ki, değil yalnız bir ma-
na-i işarî ile bir remizdir, belki bu asra bakan mana-i sa-
rîhiyle hususî bakar, küllî manasına mümtaz bir ferd ola-
rak dâhil eder diye kat’î anladım, hadsiz şükrettim. Bu
hizmet-i nuriyede şimdiye kadar başımıza gelen belâlar
yüz derece ziyade olsa, yine ucuzdur; biz kazanıyoruz. o
belâlar, ehemmiyetsiz fânî şişelerimizi ve cam parçaları-
mızı kırmalarıyla, bâkî ve uhrevî elmasları bize kazandı-
rıyorlar diye sabır içinde şükretmeliyiz ve sevinmeliyiz
bildim.
Hem, beni bu sekizinci defadaki zehirlendirmeleri
dahi yine akim kaldığını size beşaret veriyorum.
akim:
neticesiz, sonu yok, başarı-
sız.
asr:
yüzyıl.
bâkî:
daimi, sonsuz.
belâ:
musibet, sıkıntı.
beşaret:
müjde.
dâhil:
içine girme, sokma.
defa:
kere, kez, yol.
dehşetli:
ürkütücü, korkunç.
ehemmiyetsiz:
önemsiz.
fânî:
ölümlü, geçici.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
hemze:
elif yerine kullanılan işa-
ret, elif, vav, ye ve he üzerine ko-
nulan kısa okutma işareti.
hizmet-i Nuriye:
Nur hizmeti, Ri-
| 78 | Emirdağ Lâhikası – ı
sâle-i Nur için çalışma.
hususî:
özel.
kat’î:
kesin, şüpheye ve tered-
düde mahal bırakmayan.
kıyas:
karşılaştırma, bir şeyi
başka bir şeye benzeterek hü-
küm verme.
küllî:
umumî, genel.
mana:
anlam.
mana-i işarî:
yazı ve işaret-
lerle ifade edilen mana.
mana-i sarihî:
açık mana, re-
miz ve ima yoluyla değil açık
anlatım.
mecmu:
bütün hepsi.
medde:
med işareti, Kur’ân-ı
Kerîm’de üzerine konduğu elifi
uzatarak okutan işaret.
muarız:
muhalefet eden, karşı
çıkan, muhalif.
mümtaz:
ayrıcalıklı, üstün tu-
tulmuş, imtiyazlı.
mutabık:
uygun.
nifak:
ikiyüzlülük, münafıklık.
remiz:
işaret; istediğini işaretle
ifade etme, ima.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
sabır:
dayanma, katlanma,
zorluklara dayanma gücü.
sahife:
sayfa.
şakirt:
talebe, öğrenci.
şedde:
Arapça ve Farsçada iki
defa okunması gereken bir
harfin üzerine konulan ve o
harfi iki defa okutan işaret.
şükür:
teşekkür.
tevafuk:
uygunluk; belli sıra,
ölçü ve münasebetler içeri-
sinde birbirine denk gelme.
uhrevî:
ahirete dair, ahirete
ait.
yekûn:
toplam.
ziyade:
çok, fazla.