gayet azîm bir bahşiş ve zararsız rüşvet vermesi lâzım ve
elzemdir.
İşte o makbul, lâzım ve çok menfaatli, caiz ve vacip
rüşvet ise, teavün-i İslâm’ın esası ve hediye-i kur’ân’ın se-
mavî bir düsturu ve rabıtası ve kudsî kanun-i esasîsi olan
(2)
@ Ék
©«/
ªn
L $G p
?r
Ñn
ëp
H ƒo
ªp
°ün
àr
YGn
h
(1)
@ l
In
ƒr
Np
G ƒo
æp
er
D
ƒo
ªr
dG Én
ªs
fp
G
(4)
r
ºo
µ o
ëj
/
Q n
Ön
gr
òn
Jn
h Gƒo
?n
°ûr
Øn
àn
a Gƒo
Yn
RÉn
æn
J n
’n
h
(3)
@…'
ôr
No
G n
Qr
Rp
h l
In
Qp
RGn
h o
Qp
õn
J n
’n
h
kudsî, esasî kanunlarını düstur-i hareket etmektir.
• i
kiNCi
N
OkTa
:
Şimdilik tehir edildi.
SaidNursî
ì®í
HaşİYe:
kardeşlerim, evvelce gördüğünüz şiddetli ihtarın bir derece
tağyirine üç şey vesile oldu.
Birincisi:
nur kahramanı Hüsrev'in beyanıyla yirmi beş adliye mahke-
melerinin "risale-i nur'da suç yok" diye itiraflarıdır.
İkincisi:
nurun bir kahraman avukatı, "Ankara hükûmeti said aleyhin-
de olmadığından şiddetli kelimeler tâdil edilse münasiptir" demesidir.
Üçüncüsü:
katî haberlere göre Afyon Mahkemesi "nurun altı yüz bin
fedâkâr talebesi var" demesine binaen Malatya hâdisesi bahanesiyle hiç
olmazsa nur talebelerinden altı yüz faal ve muktedir olanlarını mahkeme-
ye vermek plânı var iken, yalnız on altı adamı ve bundan yalnız altı ada-
ma ve bundan birtek adamın bir sene mahkûm edilmesi nurcular aleyhin-
deki zalimâne tazyikat hafifleşmesi ve def olmasının alâmetidir. onun için
bir derece şiddetli kelimeler tadil edildi.
azîm:
büyük.
bahşiş:
lütfedip verilen para, üc-
retten ayrı verilen para, hediye,
vs.
caiz:
yapılması veya yapılmama-
sında sakınca olmayan, uygun.
düstur:
kanun, kural, esas.
düstur-i hareket:
hareket pren-
sibi, kuralı.
elzem:
daha (en, pek) lâzım, lü-
zumlu, gerekli.
gayet:
son derece.
hediye-i kur’âniye:
Kur’ân’ın
hediyesi.
kanun-i esasî:
ana prensipler,
anayasa.
kudsî:
mukaddes, yüce.
makbul:
kabul edilmiş, geçerli.
menfaat:
fayda.
nokta:
konu ile ilgili bölüm.
rabıta:
münasebet, alâka, bağ.
rüşvet:
ödün, taviz.
semavî:
semaya ait, gökten
gelen.
teavün-i islâm:
İslâmî yardım-
laşma.
tehir:
erteleme, sonraya bı-
rakma.
vacip:
dinî bakımdan yapıl-
ması şart olan, kesinlik bakı-
mından farzdan sonra gelen.
1.
Mü’minler kardeştirler. (Hucurat Suresi: 10.)
2.
Allah’ın dinine ve Kur’ân’a hep birlikte sım sıkı sarılın. (Âl-i İmran Suresi: 103.)
3.
Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. (En’am Suresi: 164; İsra Suresi: 15; Fatır
Suresi: 18; Zümer Suresi: 7.)
4.
İhtilâfa düşmeyin; sonra cesâretiniz kırılır, kuvvetiniz de elden gider. (Enfal Suresi: 46.)
| 626 | Emirdağ Lâhikası – ıı