Bi r i s i :
kahraman tahirî’nin teberrük olarak getirdiği
tatlı lokmalar, acip bir bereketle, hergün ikişer üçer yedi-
ğim hâlde bitmiyordu. Hayret ederdim. Bugün âdetimle
iki alacaktım; baktım yalnız iki tane kalmış. İktisat için bi-
risini aldım. Aynı saatte, Hıfzı’nın iki masum evlâdının,
bir kutu içinde yazdıkları nüshalar altında şekerden, ek-
mekten, aynen tahirî’nin lokmaları gibi, hem onun mik-
tarında elime verildi. Ben bu tatlı tevafuktan zevk alırken,
dünkü gün, aynı saatte çok hararetim vardı, çok su içi-
yordum. Canım üryani erik hoşafı istedi. Ben bilmiyor-
dum, unutmuştum; şiddetli bir arzuyla hararetimi teskin
edecek eskide alıştığım ve çok istimal ettiğim üryani erik,
bir kutu içinde ve Âsiye’nin has arkadaşlarından nurcu
Şerife Hanımın şekeriyle elime verildi. Ben de bu çok tat-
lı tevafukun hatırı için hem mâsumların, hem onların te-
berrüklerini yüz misli kadar kabul ettim.
Umumunuza binler selâm.
SaidNursî
ì®í
Œ
109
œ
(2)
o
¬o
JÉn
cn
ôn
Hn
h $G o
án
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µr
«n
?n
Y o
?n
Ós
°ùdn
G
(1)
@ o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Aziz,Sıddık,Sarsılmaz,Usanmaz,Çekinmez,Çekil-
mezKardeşlerim!
Evvelâ:
Bu yaz, derd-i maişet cihetiyle ve bu şuhur-i
selâse, ibadet haysiyetiyle bir derece nurların kitabetine
acip:
tuhaf, hayrette bırakan.
âdet:
görenek, usul, alışkanlık.
aziz:
değerli.
bereket:
mübareklik, bolluk, saa-
det.
cihet:
sebep, vesile, mucip, ba-
hane.
derd-i maişet:
geçim derdi ve zor-
luğu, geçim sıkıntısı.
evlât:
çocuklar.
Evvelâ:
öncelikle.
hararet:
ateş, yanma, humma, vü-
cutta meydana gelen aşırı sıcak-
lık.
haysiyet:
şeref, onur, itibar.
iktisat:
tutum, biriktirme, ar-
tırma, tasarruf.
istimal:
kullanma.
masum:
suçsuz, günahsız, saf,
temiz.
masum:
suçsuz, kabahatsiz,
günahsız.
misil:
kat; eş.
Nurcu:
Bediüzzaman Said Nur-
sî’nin eserlerine ve fikirlerine
taraftar olan, Risale-i Nur’ları
okuyup neşreden kimse.
nüsha:
birbirinin aynı olan su-
retlerin her biri.
selâm:
barış, rahatlık, selamet
ve esenlik dileme.
sıddık:
çok doğru, çok dürüst.
Şuhur-i selâse:
Üç Aylar; re-
cep, şaban ve ramazan.
teberrük:
bir şeyi bereket ve
saadet vesilesi sayarak almak
veya vermek.
teskin:
sakinleştirme, yatış-
tırma.
tevafuk:
uygunluk; belli sıra,
ölçü ve münasebetler içeri-
sinde birbirine denk gelme.
tevafuk:
uyma, uygunluk, bir-
birine denk gelme.
umum:
bütün, herkes.
1.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
2.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve berekâtı üzerinize olsun.
| 288 | Emirdağ Lâhikası – ı