Emirdağ Lâhikası - page 290

ile, mümkünse evvel eski harfle yazılsa, sonra yeni harf-
le daha münasiptir. sizlerin isabetli tedbirinize havale
ediyoruz.
San i yen:
konyalı sabri’nin re’fet’e yazdığı mektu-
bunu gördüm, ondan bildim ki, bu sabri, öteki sabri gibi
gayet halis ve samimî ve çalışkan bir nurcudur. Bin ba-
rekâllah hem ona, hem onu teşvik ve teşci eden ve ho-
caların yüzlerini ak eden konya âlimlerine! Başta müfes-
sir mübarek Hoca Vehbi olarak onlara ve oradaki nur
Şakirtlerine çok selâm ederiz ve bu mübarek Şuhur-i se-
lâsede dualarını isteriz.
(1)
»/
bÉn
Ñr
dGn
ƒo
g »/
bÉn
Ñr
dn
G
SaidNursî
ì®í
Œ
111
œ
Aziz,SıddıkKardeşlerim!
sekiz sene çoluk ve çocuğuyla sadakatle bana hizmet
eden; ve evlât ve ahfad ve refika ve damatlarıyla nurla-
ra ciddî çalışan; ve ders ve vaazlarını bütün nurlardan
veren; ve vefatından on dakika evvel dünyaca en ehem-
miyetli vasiyeti, kendinin nur risalelerini tekmil için
Şamlı Hafıza rica eden, vefatından iki gün evvel bana
mektup yazıp benim aynı vakitte sava’yı Barla’ya tercih
ederek sava mezaristanında defnimi arzu ettiğimi
ahfat:
yardımcılar, hizmetkârlar.
âlim:
ilim ile uğraşan, ilim adamı.
bârekâllah:
Allah mübarek etsin,
hayırlı ve bereketli olsun.
ciddî:
gerçek olarak, hakikaten.
defin:
gömme.
ehemmiyetli:
önemli.
evlât:
çocuklar.
evvel:
önce, ilk.
halis:
her amelini, yalnız Allah rı-
zası için işleyen.
havale:
bir şeyi başkasının üstüne
bırakma.
mezaristan:
mezarlık.
mübarek:
feyizli, bereketli.
mübarek:
hayırlı, mutlu, kutlu,
uğurlu.
müfessir:
Kur’ân-ı Kerîm’in met-
nini tefsir, şerh ve izah eden İslâm
âlimi.
münasip:
uygun, yerinde.
Nur:
Risale-i Nur eserlerinin
her biri.
Nurcu:
Bediüzzaman Said Nur-
sî’nin eserlerine ve fikirlerine
taraftar olan, Risale-i Nur’ları
okuyup neşreden kimse.
refika:
kadın eş, karı.
sadâkat:
bağlılık, doğruluk.
samimî:
içten, candan, gönül-
den.
saniyen:
ikinci olarak.
selâm:
barış, rahatlık, selamet
ve esenlik dileme.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
şakirt:
talebe, öğrenci.
Şuhur-i selâse:
Üç Aylar; re-
cep, şaban ve ramazan.
tedbir:
idare etme; önlem,
çare.
tekmil:
tamamlama, kemâle
erdirme.
teşci:
gayrete getirme.
vaaz:
vaizin camide, cemaati
irşat amacıyla, dinî işlerle ilgili
olarak Kur’ân ve hadislerden
aktardığı ve yorumladığı söz-
ler, mev’iza.
vasiyet:
bir kimsenin öldük-
ten sonra yapılmasını istediği
şeyler için, sağlığında verdiği
emir ve ısmarlama.
vefat:
ölüm.
1.
Bâkî olan ancak Allah’tır.
| 290 | Emirdağ Lâhikası – ı
1...,280,281,282,283,284,285,286,287,288,289 291,292,293,294,295,296,297,298,299,300,...1032
Powered by FlippingBook