Emirdağ Lâhikası - page 184

Kevkeb-imuhakkikîndemü’minlereatâ-iSübhandırbu,Vahdet-imevcudverâhınınsemasındaKehkeşandırbu,İlmümarifetbahrindedürr-iyekta-imercandırbu,
İlmühakikatteşuledarmahitab-ıahirzamandırbu.
œ
Müstağrak-ıenvar-ısafadagelenbahardandırbu,Teslîm-irızavenezahet-iistiğnadaayn-ıiz’andırbu,Risale-iNurTalebelerinehakikat-ikıble-iimandırbu.
Halilİbrahim(
RH
)
ì®í
atâ-i sübhan:
İlâhî bağış.
bahir:
deniz.
dürr-i yekta:
benzeri olmayan,
tek inci, eşsiz inci.
ilm ü hakikat:
ilim ve gerçek.
ilm ü marifet:
bilgi ve maharet.
kehkeşan:
samanyolu.
kevkeb-i muhakkikîn:
muhakkik-
| 184 | Emirdağ Lâhikası – ı
lerin, hakikati araştıranların
yıldızları, yıldız gibi olanları.
mercan:
denizde geniş resif
meydana getiren ve mercan-
lar takımının örneği olan hay-
van ve bunun kalkerli yata-
ğından çıkarılan çoğu kırmızı
renkte ve ince dal şeklinde bir
madde. bu madde boncuk gibi
süs eşyası olarak kullanılır.
mercanlar ancak 40 metre ka-
dar derinlikte yaşayabilirler.
mü’min:
iman eden, inanan.
müstağrak-ı envar-ı safa:
safa verici nura gark olmuş,
safa veren nurlara batmış.
nezahet-i istiğna:
Allah’tan
başka herkes ve her şeyden
bir şey istememek ve bek-
leme paklığı, temizliği.
rah:
yol, sırat.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
sema:
gökyüzü, gök.
şuledar:
alevli, alevlenmiş.
talebe:
öğrenci.
teslim-i rıza:
kendi rızasıyla
teslim olma.
1...,174,175,176,177,178,179,180,181,182,183 185,186,187,188,189,190,191,192,193,194,...1032
Powered by FlippingBook