Emirdağ Lâhikası - page 191

ehl-i hakikatin yüzer kitapları keşfe, zevke istinaden o
marifet-i imaniyeyi daha başka bir cihette izhar etmişler.
Fakat, kur’ân’ın mu’cizekâr cadde-i kübrası, gösterdiği
hakaik-ı imaniye ve marifet-i kudsiye; o ulema ve evljya-
nın pekçok fevkinde bir kuvvet ve yüksekliktedir.
İşte risale-i nur, bu cami ve küllî ve yüksek marifet
caddesini tefsir edip, bin seneden beri kur’ân aleyhine
ve İslâmiyet ve insaniyet zararına ve adem âlemleri he-
sabına tahribatçı küllî cereyanlara karşı kur’ân ve iman
namına mukabele ediyor, müdafaa ediyor. elbette had-
siz tahşidâta ihtiyacı vardır ki, o hadsiz düşmanlara kar-
şı dayanıp, ehl-i imanın imanını muhafazasına kur’ân
nuruyla vesile olsun. Hadis-i şerifte vardır ki: “Bir adam
seninle imana gelmesi, sana sahra dolusu kırmızı koyun-
lardan daha hayırlıdır.” Bazan bir saat tefekkür, bir sene
ibadetten daha hayırlı olur. Hatta nakşîlerin hafî zikre
verdiği büyük ehemmiyet, bu nevi tefekküre yetişmek
içindir. Umum kardeşlerime birer birer selâm ve dua edi-
yoruz.
(1)
»/
bÉn
Ñr
dGn
ƒo
g»/
bÉn
Ñr
dn
G
Kardeşiniz
SaidNursî
ì®í
Emirdağ Lâhikası – ı | 191 |
meydana çıkarma.
küllî:
umumî, genel.
marifet:
bilme, derin bilgi.
marifet-i imaniye:
imanî bilgi,
malûmat.
marifet-i kudsiye:
mukaddes ma-
rifet, kudsî bilgi, sanat.
mu’cizekâr:
mu’cizeli, mu’cize hâ-
linde.
muhafaza:
koruma.
mukabele:
karşılık.
müdafaa:
savunma, koruma.
Nakşî:
Hz. Şah-ı Nakşibend’in kur-
duğu tarikat ve bu tarikata men-
sup olan.
nam:
adına, yerine.
nevi:
çeşit.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
sahra:
büyük çöl, geniş saha.
selâm:
barış, rahatlık, selamet ve
esenlik dileme.
tahribat:
tahripler, yıkıp bozma-
lar.
tahşidat:
yığınaklar; yığınak.
tefekkür:
derin düşünme; eşyanın
hakikatini, yaratıcının sırlarını kav-
ramak ve ibret almak için zihnen
ve kalben düşünme.
tefsir:
Yorum, şerh.
ulema:
âlimler, bilginler, ilim sa-
hipleri.
umum:
bütün, herkes.
vesile:
bahane, sebep.
zikir:
Allah’ın adlarını anarak dua
etme, Allah’ı anma.
adem:
yokluk, hiçlik.
âlem:
dünya, cihan.
aleyh:
karşı, karşıt.
cadde-i kübra:
en büyük
cadde, en selâmetli yol, Kur’an
yolu.
cami:
cem eden, toplayan,
içine alan.
cereyan:
akım, fikir, sanat
veya siyaset hareketi.
cihet:
yön, sebep, vesile.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehemmiyet:
önem, değer,
kıymet.
ehl-i hakikat:
hakikati arzu-
layanlar, gerçeği bulup onun
peşinden gidenler; Allah
adamı.
ehl-i iman:
inananlar, iman
sahipleri.
evliya:
veliler, Allah dostları.
fevkinde:
üstünde.
hadis-i şerif:
Peygamberimiz-
den aktarılan sözlerin genel
adı.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
hafî:
gizli, açıktan olmayan.
hakaik-ı imaniye:
imana ait
hakikatler, imanî gerçekler.
iman:
inanç, itikat.
insaniyet:
insanlık, bütün in-
sanlar.
istinaden:
istinat ederek, da-
yanarak.
izhar:
gösterme, açığa vurma.
keşif:
gizli bir şeyi bulma,
1.
Bâkî olan ancak Allah’tır
1...,181,182,183,184,185,186,187,188,189,190 192,193,194,195,196,197,198,199,200,201,...1032
Powered by FlippingBook