Emirdağ Lâhikası - page 195

musahabe ve bu vatan ve millete dünya ve ahiretlerine
yirmi seneden beri büyük menfaati görülen risale-i nur
hakkında bir müdavele-i efkâr etmek içindir. Hem zatını-
za, hem Ankara makamatına yazdığım bazı hasbihâller,
belki içinde bulunmuş.
İşte bu mahiyetteki risaleler ve mektuplar, taharri me-
murları tarafından alınmış; belki size de gelmiş veya ge-
lecek ihtimaliyle size bu hakikati beyan ediyorum. Benim
şimdi pek ağır beş altı cihetteki sıkıntılarıma evham yü-
zünden kanunsuz bana iliştirmeye meydan vermemenizi
sizin vazifeperverliğinizden ve ciddiyetinizden ümit edi-
yorum.
ì®í
Œ
65
œ
[İstanbul'da hâdiseyi gören Risale-i Nur Talebeleri-
nin mektubundan bir parçadır.]
AzizKardeşlerim!
(1)
o
ás
æp
ªr
dGn
h o
ór
ªn
ër
dG o
¬n
d
dün, nurun manevî bir fütuhatı bütün
azamet ve dehşetiyle İstanbul’da görüldü. küfr-i mutlakı
dünyaya, hususan âlem-i İslâm’a yerleştirmek isteyen bir
cemiyet ve onun naşir-i efkârı ve mürevvic-i âmâli olan
bir iki gazete matbaası ve kütüphanesi darma dağın edi-
lerek; dinsiz yaptık, komünist yaptık zannedilen gençlik
ve mekteplilerin ağzıyla ve harekâtıyla ve fiilleriyle
protesto edildi. “kahrolsun komünistlik!” diye beddualar
Emirdağ Lâhikası – ı | 195 |
makamat:
makamlar.
manevî:
manaya ait, maddî olma-
yan.
mektep:
öğrenci, üniversite öğ-
rencisi.
menfaat:
fayda.
musahabe:
sohbet etme, söy-
leşme, görüşme.
müdavele-i efkâr:
karşılıklı fikir
alış-verişinde bulunma.
mürevvic-i âmâl:
gaye ve emel-
leri yayan.
naşir-i efkâr:
düşünceleri, fikirleri
yayan, neşreden.
Nur:
Risale-i Nur eserleri.
risale:
Risâle-i Nur Külliyatını mey-
dana getiren kitaplardaki her bir
bağımsız bölüm.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
taharri:
soruşturma.
vazifeperver:
vazife sever, çalış-
mayı seven, vazifesini sevip ona
bağlı olan.
zat:
kişi, şahıs.
ahiret:
öbür dünya, öteki
dünya, kıyametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
âlem-i islâm:
İslâm âlemi, İs-
lâm dünyası.
azamet:
büyüklük, ululuk, yü-
celik.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
gın.
beyan:
anlatma, açıklama.
cemiyet:
topluluk, birlik.
ciddiyet:
ciddîlik.
cihet:
yön.
dehşet:
olağanüstü heyecan
verici.
evham:
vehimler, zanlar, ku-
runtular.
fiil:
iş, hareket.
fütuhat:
zaferler, fetihler, ga-
libiyetler.
harekât:
hareketler, davranış-
lar.
hasbihâl:
hâlleşme; görüşüp
konuşma, sohbet.
hususan:
bilhassa, özellikle.
ihtimal:
olabilirlik.
komünist:
bütün malların or-
taklaşa kullanıldığı ve özel
mülkiyetin olmadığı iddiasında
bulunan düzen in mensubu
olan kimse.
küfr-i mutlak:
mutlak küfür,
hiç bir imanî hükmü, delili ka-
bul etmeme, kesin ve tam bir
inkar.
mahiyet:
durum, vaziyet.
1.
Hamd ve minnet Allah’a mahsustur.
1...,185,186,187,188,189,190,191,192,193,194 196,197,198,199,200,201,202,203,204,205,...1032
Powered by FlippingBook