eczalarındaki harikulâde ve sarsılmaz hakikatler, onların
dehşetli inatlarını kırmasıdır. Çaresiz mecburiyetle ser-
bestiyetini, beraatimizi resmen kabul etmişler. Fakat yi-
ne gizli zındıka komitesi, elinden geldiği kadar nazar-ı
millette kendilerini lânetten, nefretten bir derece kurtar-
mak için, kusurlarımızı arıyorlar ve hükûmeti iğfal etme-
ye çalışıyorlar. onun için, biz, eskisi gibi ihtiyatımızı el-
den bırakmamalıyız.
(HaşİYe)
Umum kardeşlerimizin gelecek mübarek ramazan-ı
şerifinizi ve geçmiş Berat gecelerinizi bütün ruhucanı-
mızla tebrik ediyoruz. Cenab-ı Hak, onların ve bizlerin
hakkımızda bu ramazandaki leyle-i kadrimizi bin aydan
hayırlı ve bin ay kadar medar-ı sevap eylesin, ümmet-i
Muhammediyeye saadet ve selâmet versin. Âmin.
Hemcümlenizebirerbirerse-
lâmedenkardeşiniz!
SaidNursî
ì®í
HaşİYe:
Ayetü’l-Kübra’
nın başındaki ihtarın âhirinde nazar-ı dikkati
celp etmiş cümlesine haşiyedir.
evet, İmam-ı Ali’nin (
rA
)
Ayetü’l-Kübra
hakkında verdiği haberi, tam
tamına denizli hâdisesi tasdik etti. Çünkü, bu risalenin gizli tab’ı,
hapsimize bir vesile oldu. Ve onun kudsî ve çok kuvvetli hakikatının
galebesiyle, beraat ve necatımıza ehemmiyetli bir sebep oldu. Ve
İmam-ı Ali (
rA
) keramet-i gaybiyesini gözlere gösterdi ve hakkımızdaki
(1)
p
ân
én
Ør
dG n
øp
e »
u
æp
en
G …'
ôr
Ño
µr
dG p
ân
`j'
’r
Ép
Hn
h
duasının kabulünü ispat etti.
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun, kabul
eyle!” anlamında duanın sonunda
söylenir.
beraat:
serbest kalma, suçsuz bu-
lunma, aklanma.
Berat Gecesi:
Peygamberimize,
peygamberliğin bildirildiği Şaban
ayının on beşinci gecesi.
dehşetli:
ürkütücü, korkunç.
ecza:
cüzler, parçalar, kısımlar.
hakikat:
gerçek, doğru.
harikulâde:
olağanüstü.
haşiye:
dipnot.
iğfal:
yanıltma, gaflete düşürerek
kandırma, aldatma.
ihtiyat:
uzak görüşlü olma,
geleceği düşünerek tedbirli
hareket etme.
komite:
encümen, hey’et, alt
kurul, komisyon.
kusur:
eksiklik, özür, suç, ka-
bahat.
lânet:
fena, kötü, uğursuz.
leyle-i kadir:
Kadir Gecesi,
Kur’ân-ı Kerîm’in dünya sema-
sına nazil olduğu gece, rama-
zanın 27. gecesi.
mecburiyet:
mecbur olma,
zarurîlik durumu, zorunluluk.
medar-ı sevap:
sevap sebebi;
hayırlar, faydalar, mükâfat.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
ramazan-ı şerif:
mübarek, şe-
refli ramazan ayı.
resmen:
resmî olarak, resmî
bir şekilde.
saadet:
mutluluk.
selâm:
barış, rahatlık, selamet
ve esenlik dileme.
selâmet:
salimlik, eminlik,
kurtuluş, korku ve endişeden
uzak olma.
serbestiyet:
serbestlik, rahat
ve serbest olma hâli.
Umum:
bütün, herkes.
ümmet-i muhammediye:
Hz.
Muhammed’in ümmeti; Hz.
Muhammed’e (asm) bağlı olan
ve yolundan gidenler.
zındıka:
dinsizlik, inançsızlık.
1.
Ya Rab Ayetü’l-Kübra hürmetine beni musibetten kurtar, eman ve emniyet ver.
| 102 | Emirdağ Lâhikası – ı