âsâsı ve yed-i beyzasıdır (beyaz el). Âsâsı ile vurduğu taşın on iki gözünden su çıkarmasıyla meşhurdur.
Hz. Şuayb’ın kızıyla evlenen Hz. Mûsa mukaddes topraklara varamadan vefat etmiştir.
MUSTAFA ÇAVUŞ (1882-1939):
Ömrünün 18 yılını askerlik görevini yapmakla geçirdi. Barlalı
olup Risale-i Nur’un çeşitli yerlerinde ismi geçmektedir. Said Nursî Hazretlerinin Barla’da mecburî
ikamete tâbi tutulduğu yıllarda aile fertleri ile birlikte iman hizmetinde ciddî çalışmalar yapmıştır.
Özellikle 21. Mektupta kendisinin anne-babasına çok iyi örnek davranışlarından dolayı ismiyle
bahsedilmektedir.
MUSTAFA ERTÜRK:
1905 yılında Isparta’nın Kuleönü kasabasında doğdu. Önceleri Sallabacak
olan lakabını Bediüzzaman Hazretleri Sarıbıçak olarak değiştirdi. Bu yüzden Risale-i Nur’un bazı
yerlerinde ismi “Sarıbıçak Mustafa” olarak geçmektedir. Büyük Ruhlu Küçük Ali’nin ağabeyidir. Risale-i
Nur’da bahsedilen mübarekler heyetinin ilk temsilcisidir. Güzel hattıyla Nur risalelerinin yazarak
çoğaltan Sarıbıçak Mustafa Denizli hapsinde yatan Nur Talebelerindendir. İsmi, Onuncu Lem’a, On
Üçüncü Şua ve Lâhikalarda geçmektedir. 1955’te Hakkın rahmetine kavuştu.
MUSTAFA SUNGUR:
1929 yılında Eflâni’de doğdu. İlkokuldan sonra dine karşı takındığı tavırla
bilinen Kastamonu Gölköy Enstitüsüne kaydoldu. Çalışkan bir talebe olan Mustafa Sungur küçükken
aldığı dinî eğitimin etkisiyle buradaki menfi ortamdan fazla etkilenmedi.
1945 senesinde, 16 yaşında iken evlendi. Risale-i Nur’ları 1946 senesinde Keçeci Mehmet Efendi ve
Ahmet Fuat Efendi vasıtasıyla tanıdı. Bediüzzaman Hazretleriyle tanıştıktan sonra ona mektuplar
yazmaya başladı. Mustafa Sungur mektuplarında çoğunlukla köy enstitüsünde edindiği izlenimlerden
bahsediyordu. 1947 yılında Emirdağ’ında Üstadıyla ilk kez bizzat görüştü. 1948 yılında Afyon davası
sebebiyle tutuklanan Bediüzzaman Hazretlerini Afyon’da tekrar ziyaret etti. Bu ziyaretten sonra
Üstadına gönderdiği bir mektuptan dolayı mahkemeye çıkarıldı ve 6 ay ceza aldı. Bu cezadan dolayı
memuriyetten çıkarıldı. Mustafa Sungur’un hiç çıkmamak üzere Nur hizmetinde bulunmaya başlaması
ise şu şekildedir: Mustafa Sungur Afyon’da Bediüzzaman Hazretleri ile beraberken, İzmir taraflarında
imamlık yapan babası Mehmet Efendi oğlunu şikâyet maksadıyla Bediüzzaman Hazretlerine gelir.
Bunun üzerine Bediüzzaman Hazretleri Sungur’un babasıyla konuşur ve onu ikna eder. Mustafa Sungur
bu hadiseden sonra devamlı olarak Nur hizmetinde bulunmaya başlar. Bediüzzaman Hazretlerinin
vefatından sonra da kendisini tamamen Risale-i Nur hizmetine vakfeder. Bediüzzaman Hazretlerinin
farklı yıllarda yazdığı vasiyetnamelerde ismi bulunan Mustafa Sungur 1954 yılından itibaren
Bediüzzaman Hazretlerinin vefat ettiği 1960 yılına kadar doğrudan hizmetinde bulundu ve Risale-i
Nur’u ve hizmet prensiplerini bizzat kendisinden ders aldı. Hizmetteki meşakkatlerden yılmayan ve
sarsılmayan Nur Talebelerinden olan Mustafa Sungur Kur’ân ve iman hizmeti uğrunda bir çok defa
tutuklandı.
MÜFTÜ KEMALEDDİN EFENDİ:
1867 yılında Harput’ta doğdu. Harput’un önde gelen alimlerinden
Hacı Abdülhamid Efendinin oğludur. Babası, Kemaleddin Efendinin kabiliyetini görerek onun eğitimi
için büyük gayret gösterdi.
Kemalleddin Efendi önce Harput’taki Cevheriye Medresesindeki okul öncesine ait mektebi bitirdi.
Ardından babasının müderrislik yaptığı Kamil Paşa Medresesinde tahsiline devam etti.
Dini ilimlerin yanında diğer ilimlerde de kendisini yetiştirdi. “Kaside-i Bürde, Kaside-i Mudariye ve
Mizânü’l-âdil” gibi edebi eserleri ve birçok Arapça kasideleri ezberledi. Şam alimlerinden Şeyh Bedrettin
Efendiden hadis dersleri aldı.
Babasının ihtiyarlığından dolayı Kamil Paşa Medresesinin tedrisatını üstlendi. Bunun dışında kadılık,
çeşitli eğitim kurumlarında muallimlik, İstintaf Mahkemeleri üyeliği gibi görevlerde bulundu. Harput’ta
açılan Darü’l-hilafede (Yüksek Okul) hadis, usul ve fıkıh derslerine girdi.
Kemalleddin Efendi bir çok öğrenci yetiştirmdi ve kalıcı eserler verdi. Nesir halinde yazdığı 33 adet
ilmi, dini ve edebi eserin yanında, 6 adet manzum eseri bulunmaktadır. Kemaleddin Efendi, 1939 yılında
Hakk’ın rahmetine kavuştu.
BARLA LÂHİKASI | 645 |
Ş
AHIS
B
İLGİLERİ