dünyasının yanı sıra, Avrupa’daki tıp ilmini de derinden etkiledi. Eserleri Avrupa üniversitelerinde 600
sene temel kitap olarak okutulan İbni Sina’nın tıp, mantık, felsefe, fizik, tabiiyat, psikoloji ve birçok
ilme dair 270 kadar eseri vardır. 1037 yılında vefat etmiştir ve kabri İran’ın Hemedan şehrindedir.
İBRAHİM (AS):
Kur’ân-ı Kerîm’de adı çokça geçen bir peygamberdir. Onun dini, Kur’ân-ı Kerîm’de
Hanif olarak adlandırılmıştır. Hz. İbrahim’e (
AS
) 10 sayfalık kitap nazil olmuştur. Hz. Peygamber
Efendimizin de atasıdır. Urfa’da doğduğu rivayet edilmektedir. Hz İbrahim, zamanının kralı Nemrut’u
tevhit inancına davet etmiştir. Kabul etmeyen Nemrut, Hz. İbrahim’i ateşe attırmış, fakat mu’cize olarak
ateş onu yakmamıştır. Her zaman Allah’ın dostluğunu istemesi ve sadece ondan medet beklemesi
sebebiyle kendisine Habibullah veya Halilürrahman denilmiştir. Hz. İbrahim, yaşı bir hayli ilerlemiş
olmasına rağmen çocuğu olmamıştı ve Allah’tan bir evlât istedi ve bu duası kabul edildi. İlk önce Hz.
İsmail, daha sonra diğer eşinden Hz. İshak doğdu. Bu sırada Hz. İbrahim, oğlu İsmail’i kurban etme
olayıyla imtihan edildi. Oğlu İsmail (
AS
) ile Kâbe’yi yeniden inşa eden Hz. İbrahim, Kudüs’ün el-Halil
bölgesinde medfundur.
İBRAHİM HAKKI:
İbrahim Hakkı Erzurumî. Anadolu’da yaşayan evliyanın ve ulemanın
büyüklerindendir. Hicrî 1156/1710 senesinde Erzurum’un Hasankale kazasında doğdu. Siirt’in Tillo
kasabasında İsmail Fakirullah’dan ders alan babası Osman Efendinin yanına gelerek İsmail Fakirullah
ile tanışan İbrahim Hakkı babasından tefsir, hadis, fıkıh gibi zahirî ilimleri öğrendi. Babasının arkadaşı
Molla Muhammed Sıhranî Hazretlerinden de astronomi, matematik gibi zamanın fen ilimlerini öğrendi.
İsmail Fakirullah Hazretlerinin de sohbeti ve hizmetlerinde bulunarak kendisini manevî sahada yetiştirdi.
Daha sonra Erzurum’a ve Hasankale’ye gitmiş, bir müddet sonra da İstanbul’a gelmiş, Sultan Mahmud
tarafından Abdurrahman Gazi Zaviyesine tayin edilince de Erzurum’a dönerek orada talebe yetiştirmeye
başlamıştır. Zaman zaman Tillo’ya gelerek Cebel-i Ra’sil Kuva’da talebeleriyle sohbet eden İbrahim
Hakkı, 1195/1781 yılında Tillo’da vefat etti ve hocasının yanına defnedildi. Eserleri: Marifetname;
İlahiname; Tecvid Kitabı; Tertibü’l-Ulum; İrfaniye; İnsaniye; Mecmu’atü’l-Me’ani; Sefine-i Nuh;
Kenzü’l-Fütuh; Hey’etü’l-İslâm.
İBRAHİM HULÛSÎ BEY:
Bakınız Hulûsî Yahyagil.
İDRİS (AS):
Hz. İdris Hz. Şit’in torunlarından olup ondan sonra peygamber olarak görevlendirilmiştir.
Adı Kur’ân-ı Kerim’de dört yerde geçmektedir. Kendisine otuz sahifelik suhuf indirilmiş ve onu okuyarak
insanları hakka ve hideyete devet etmiştir. Hz. İdris ilk olarak yazı yazan ve terzilik yapan insan olma
şerefine sahiptir. Hz. İdris, Hz İsa gibi semaya çekilmiştir ve onun gibi hayatı bir sema tabakasında
devam etmektedir. Bediüzzaman, Mektubat adlı eserinde Hz. İdris ile Hz İsa’nın üçüncü hayat
tabakasında yaşadıklarını ifade etmiştir. Dünyaya ait cisimleriyle birlikte, fakat beşerî ihtiyaçlardan
uzaklaşarak nuranîleşmiş bir halde, melek hayatı gibi bir hayata mazhar olmuşlardar.
İLYAS:
Hz. İlyas (
AS
) Beni İsrail peygamberlerindendir. Kur’ân-ı Kerim’de iki defa adı geçmektedir.
Soyu Hz. Harun’a (
AS
) dayandırılan Hz. İlyas m.ö. 9. asırda yaşamıştır. İsrailoğulları Ba’l putuna tapmaya
başladıktan sonra, Cenab-ı Allah Hz. İlyas’ı (
AS
) bunlara peygamber olarak gönderdi. Hz. İlyas pek çok
mu’cizeler göstermesine rağmen İsrailoğulları onu yalanladılar. Hz. İlyas’ın Hz. Hızır’la buluştuğu rivayet
edilmektedir. Bu buluşmanın anısına buluşma zamanı 6 Mayıs halk tarafından baharın başlangıcı sayılır.
İMAM-I AZAM (EBU HANİFE):
Ebu Hanife Numan bin Sabit. (m. 699/767) Hanefî mezhebinin
imamı, büyük müçtehit Ebu Hanife İslâmda hukukî düşüncelerin ve içtihat anlayışının gelişmesinde
önemli pay sahibidir. Daha çok Ebu Hanife veya İmam-ı Azam diye anılır. Milâdî 699 yılında Kûfe’de
doğan Ebu Hanife’nin nesebi Numan bin Sabit bin Züta bin Mâh’tır. Küçük yaşlarda Kur’ân’ı ezberleyen
Ebu Hanife kıraat ilmini kıraat-ı seb’a âlimlerinden Asım bin Behdele’den öğrenmiştir. Devrin seçkin
âlimleriyle görüşüp onlardan faydalanma imkânı bulan Ebu Hanife’nin asıl hocası, döneminde Kûfe
Re’y ekolünün üstadı kabul edilen Hammad bin Ebu Süleyman’dır. Hammad’ın ölümü üzerine onun
yerine ders okutmaya başlamış ve ömrünün sonuna kadar buna devam etmiştir. Halkın fıkhî
BARLA LÂHİKASI | 639 |
Ş
AHIS
B
İLGİLERİ