MEVLÂNA CELÂLEDDİN-İ RUMÎ:
Celâleddin Muhammed Rumî. Hicrî 604, Milâdî 1207’de
Horasan’ın Belh şehrinde doğdu. Ünvanı Mevlâna’dır. Babası “Sultanü’l-Ulema” olarak bilinen
Muhammed Bahaeddin-i Veled’dir. Anadolu’ya hicret ettiğinde “Rumî” diye anıldı. Konya’ya ailesiyle
birlikte yerleşti. Hicrî 672 yılında Konya’da vefat etti. Eserlerinden bazıları: Mesnevi, Divan-ı Kebir; Fihi
Mafih; Mecalis-i Seb’a; Mektubat’dır.
MEVLÂNA HALİD (
ks): Büyük İslâm âlimi ve asrının müceddidi olan Mevlâna Halid-i Bağdadî
1778’de Bağdat’ın kuzeyinde bulunan Zur şehrinde dünyaya geldi. Soyu baba tarafından Hz. Osman,
anne tarafından Hz. Ali’ye dayanır. Babası Ahmet bin Hüseyin’dir. Küçük yaşta aklî ve naklî ilimlerden
tefsir, hadis, fıkıh, tasavvuf, akaid öğrenmiş, hatta Firuzabadi’nin Kamus’unu ezberlemiştir. Asrındaki
bütün âlimlerden daha üstün bir ilme sahip ve Kur’ân-ı Kerim’in esrarına vakıftı. 1799 hocası Seyyid
Abdulkerim Berzenci’nin vefatından sonra onun yerine ders vermeye başladı. Böylece daha yirmi bir
yaşında binlerce âlim ve talebeye hoca olmuş ve yedi sene ders okutmuştur. 1805’te Hacca gitti, Şam’a
dönüşünden sonra oraya gelen Abdullah Devlevi’nin bir talebesiyle Hindistan’a gitmeye karar verdi.
Çeşitli şehirlere uğraya uğraya bir sene süren yolculuk sonunda Irak’ın Süleymaniye şehrine geldi. Ve
oradan Bağdat’a giderek ders vermeye başladı. Burada yetiştirdiği dört bin talebesine ilimde ve
tasavvufta icazet verdi. Mevlâna Halit talebeleriyle Bağdat’dan Şam’a gelerek orada derslerine devam
etti. 1826’da Şam’da vebadan vefat etti. Değişik ilimlerde yazdığı birçok eseri vardır. En önemlisi
şunlardır: İrade-i Cüz’iyye Risalesi; Caliyetü’l Ekdar; Divan; mektuplarından oluşan Mektubat; İtikadname.
MOLLA ABDULLAH:
Molla Abdullah Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin büyük biraderi ve ilk
ders hocasıdır. Kendisinden Risale-i Nur’da çeşitli yerlerde bahsedilmekte ve hayırla yadedilmektedir.
MOLLA HAMİD EKİNCİ:
Üstat Bediüzzaman Said Nursî Van’da iken, gerek Nurşin Camiinde,
gerekse Erek Dağında yanında bulunmuş, birçok hizmetini görmüştür. Hattâ çoğu zaman Molla Hamid’in
annesi yemeklerini hazırlayıp gönderirdi. Üstad Bediüzzaman Van’dan ayrıldıktan sonra, uzun süre
kendisini göremedi. Bu süre zarfında Eskişehir ve Kastamonu’ya görmeye gitti. Fakat her defasında
göremeden geri döndü. Hattâ bu niyetinden dolayı bazen azar işitti. Sonunda, ağabeyi Abdullah
Ekinci’nin yazdığı bir notu Afyon Emniyet Müdürlüğüne vererek izin aldı ve Emirdağ’da Üstadı, yirmi
altı senelik bir ayrılıktan sonra ziyaret etmiş oldu. Molla Hamid Ekinci 1984 tarihinde vefat etmiştir.
MOLLA SAİD:
Bediüzzaman Hazretlerinin kız kardeşi Âlime Hanım’ın kocasıdır. Molla Said Âlime
Hanım’la birlikte, Şam’da on beş sene müderrislik yaptı. Âlime Hanım yüksek ilim sahibi ve faziletli bir
hanımefendi olduğu için isminin önüne “Âlime” sıfatıyla birlikte kayıtlara geçmiştir. Hatta Molla Said
Şam’da talebelerine ders verdiği sırada yanıldığı zaman talebeleri, Âlime Hanım’ı kastederek, “Seyda,
isterseniz bu dersi yarın Seyyideden (Hanım hanımefendiye) sorduktan sonra bize anlatın diyorlardı.
Âlime Hanım ve Molla Said daima dualarında, birbirlerini yalnız bırakmamayı, beraber vefat etmeyi.
Allah onların bu dualarını kabul etti ve 1944 yılında Hicaz’da her ikisi birden tavaf esnasında vefat
ettiler.
MUALLİM CÛDÎ:
(1863-1926) Hattat ve şair. Trabzon’un Arsin ilçesinde doğan Muallim Cûdî’nin
babası Hacı Mehmed Efendidir. Gençlik yıllarında devrin ünlü hocalarından ders alarak icazet sahibi
oldu. Arapça ve Farsça’ya vâkıf olan Muallim Cûdî; âlim, şair ve hatip bir zât olarak tanınır.
MUALLİM GALİP:
Bakınız Ahmed Galip.
MUHACİR HAFIZ AHMET:
Rumeli’den göç ettiği için muhacir lakabıyla anılan Hâfız Ahmet Barla
eşrafındandır. 1948 yalında vefat etmiştir. Kabri Barla mezaristanındadır.
Bediüzzaman’ın medresesinin yanındaki Yokuşbaşı Mescidinde imam olarak görev yaptı. Evi ise
Bediüzzaman Hazretlerinin imamlık yaptığı mescidin karşısındaydı. Hafız Ahmet Bediüzzaman
Hazretlerine çoluk çocuğuyla beraber sadakat içinde sekiz sene hizmet etmiştir. Vaazlarında Nurlardan
anlatırdı. Nurlara ciddiyetle ve sadakatla çalışırdı. Hattâ vefatından on dakika önce, kendi yazdığı ve
tamamlayamadığı bazı risaleleri tamamlaması için Şamlı Hafız Tevfik’e vasiyet etmişti.
BARLA LÂHİKASI | 643 |
Ş
AHIS
B
İLGİLERİ