Dördüncü Mesele
Y
İNE
Gençlik Rehberi’
nde izahı var. Bir zaman ba-
na hizmet eden kardeşlerim tarafından sual edildi ki:
“küre-i arzı hercümerce getiren ve İslâm mukadderatıy-
la alâkadar olan bu dehşetli Harb-i Umumîden elli gün-
dür (şimdi yedi seneden geçti aynı hâl)
(HaşİYe)
hiç sormu-
yorsun ve merak etmiyorsun? Hâlbuki bir kısım müte-
deyyin ve âlim insanlar, cemaati ve camii bırakıp radyo
dinlemeye koşuyorlar. Acaba bundan daha büyük bir hâ-
dise mi var? Veya onunla meşgul olmanın zararı mı
var?” dediler.
Cevaben dedim ki:
ömür sermayesi pek azdır; lüzumlu işler pek çoktur.
Birbiri içinde mütedahil daireler gibi, her insanın kalp ve
mide dairesinden ve ceset ve hane dairesinden, mahalle
ve şehir dairesinden ve vatan ve memleket dairesinden
ve küre-i arz ve nev-i beşer dairesinden tut, tâ zîhayat ve
dünya dairesine kadar birbiri içinde daireler var. Her bir
dairede, her bir insanın bir nevi vazifesi bulunabilir.
Fakat en küçük dairede, en büyük ve ehemmiyetli ve
daimî vazife var; ve en büyük dairede, en küçük ve
muvakkat, ara sıra vazife bulunabilir. Bu kıyas ile,
dÖrdÜnCÜ mesele
| 34 |
M
eYve
R
isalesi
AsA-yı MûsA
HaşİYe:
parantez içindeki not 1946 senesine aittir.
âlim:
çok okumuş, bilen, bilgi-
li, bilgin.
cemaat:
bir imama uyup na-
maz kılan Müslümanlar toplu-
luğu.
ceset:
vücut, beden.
cevaben:
cevap olarak, karşı-
lık şeklinde.
daimî:
sürekli, devamlı.
dehşetli:
ürkütücü, korkunç.
ehemmiyetli:
önemli.
hâdise:
olay.
Harb-i Umumî:
genel harp,
umumî savaş; 1914-1918 yılla-
rı arasında cereyan eden Birin-
ci Dünya Savaşı.
haşiye:
dipnot.
hercümerç:
karmakarışık ol-
ma, alt üst olma.
izah:
açıkça ortaya koyma, bir
konuyu ayrıntılarıyla, eksiksiz
anlatma.
küre-i arz:
yer küre, dünya.
mesele:
önemli konu.
mukadderat:
Allah tarafından
ezelde takdir olunmuş şeyler,
ileride meydana gelecek hal-
ler ve olaylar, alın yazısı.
muvakkat:
geçici.
mütedahil:
tedahül eden, bir-
biri içine geçen.
mütedeyyin:
dinin emirlerini
eksiksiz yerine getiren, dindar,
dine bağlı.
nev-i beşer:
insanoğlu, insan-
lar.
nevi:
çeşit, tür.
sermaye:
varlık, servet.
sual:
soru.
vazife:
görev.
zîhayat:
hayat sahibi.