Çok yerlerden telgraf ve mektuplarla bayram tebrikleri aldığım ve çok hasta bulunduğum için, vârislerim olan Medresetüzzehra erkânları benim bedelime hem kendilerini, hem o has kardeşlerimizin bayramlarını tebrik etmekle beraber, âlem-i İslâm’ın büyük bayramının arefesi olan ve şimdilik Asya ve Afrika’da inkişafa başlayan ve dört yüz milyon Müslümanı birbirine kardeş ve maddî ve mânevî yardımcı yapan İttihad-ı İslâm’ın, yeni teşekkül eden İslâmî devletlerde tesise başlamasının ve Kur’ân-ı Hakîm’in kudsî kanunlarının o yeni İslâmî devletlerin kanun-u esasîsi olmasından dolayı büyük bayram-ı İslâmiyeyi tebrik ve dinler içinde bütün ahkâm ve hakikatlerini akla ve hüccetlere istinad ettiren Kur’ân-ı Hakîm’in, zuhura gelen küfr-ü mutlakı tek başıyla kırmasına çok emareler görülmesi ve beşer istikbalinin de, bu gelen bayramını tebrikle beraber, Medresetüzzehra’nın ve bütün Nur Talebelerinin hem dâhil, hem hariçte, hem Arapça, hem Türkçe Nurların neşriyatına çalışmalarını ve dindar Demokratların bir kısm-ı mühimmi Nurların serbestiyetine taraftar çıkmalarını bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz.
Bu sene hacıların az olmasına çok esbab varken, 180 binden ziyade hacıların o kudsî farizayı ve din-i İslâm’ın kudsî ve semavî kongresi hükmünde olan bu hacc-ı ekberi büyük bir bayramın arefesi noktasında olarak bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz.
El-Baki Hüve’l-Baki
Hasta kardeşiniz
Said Nursî
Emirdağ Lâhikası, s. 433
***
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Ben hem Risale-i Nur’u, hem sizleri, hem kendimi, Hüsrev ve Hıfzı ve Bartınlı Seyyid’in kıymettar müjdeleriyle hem tebrik, hem tebşir ediyorum.
Evet, bu sene hacca gidenler, Mekke-i Mükerreme’de Nurun kuvvetli mecmualarını büyük âlimlerin hem Arapça, hem Hindce tercüme ve neşre çalışmaları gibi; Medine-i Münevvere’de dahi o derece makbul olmuş ki, Ravza-i Mutahhara’nın Makber-i Saadeti üstünde konulmuş. Hacı Seyyid kendi gözüyle Asâ-yı Mûsa mecmuasını kabr-i Peygamberî (asm) üzerinde görmüş. Demek makbul-ü Nebevî olmuş ve rıza-i Muhammedî Aleyhissalâtü Vesselâm dairesine girmiş. Hem niyet ettiğimiz ve buradan giden hacılara dediğimiz gibi, Nurlar bizim bedelimize o mübârek makamları ziyaret etmişler. Hadsiz şükür olsun, Nurun kahramanları bu mecmuaları tashihli olarak neşretmeleriyle pek çok faydalarından birisi de, beni tashih vazifesinden ve merakından kurtardığı gibi, kalemle yazılan sair nüshalara tam bir mehaz olmak cihetinde yüzer tashihçi hükmüne geçtiler. Cenâb-ı Erhamü’r-Râhimîn o mecmuaların herbir harfine mukabil, onların defter-i hasenatlarına bin hasene yazdırsın. Âmin.
Said Nursî
B. S. Nursî Tarihçe-i Hayatı, s. 598
Lûgatçe:
erkân: Rükünler, esaslar, ileri gelenler.
hüccet: Delil.
inkişaf: Ortaya çıkma, gelişme.
ittihad-ı İslâm: İslâm birliği.
kanun-u esasî: Ana prensipler, anayasa.
küfr-ü mutlak: Mutlak küfür, hiçbir imanî hükmü, delili kabul etmeme, kesin ve tam bir inkâr.
Medresetüzzehra: Bediüzzaman’ın doğuda (Van) açılmasını idarecilere teklif ettiği, fen ilimleriyle din ilimlerinin kaynaştırılarak okutulmasını hedeflediği üniversite ve bu üniversitenin mânevî işlevini gören Risale-i Nur hizmeti.
tebşir: Müjde verme, müjdeleme.