Sonra Allah’ın vazifesine müdahale etmek olan dinsiz düşman gelir; himmetin yüzünü tokatlar, gözünü kör eder. Siz de, ”Emrolunduğun gibi dosdoğru ol. (Hûd Suresi: 112.)”; “Efendine âmirlik taslama.” olan kârâşinâ ve vazifeşinas olan hakikati gönderiniz; tâ onun haddini bildirsin.
Sonra umum meşakkatin anası ve umum rezaletin yuvası olan meylü’r-rahat geliyor. Himmeti kaydeder, zindan-ı sefalete atar. Siz de “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır. (Necm Suresi, 39.)” olan mücahid-i âlîcenabı o cellâd-ı sehhara gönderiniz.
Evet, size meşakkatte büyük rahat var. Zira, fıtratı müteheyyiç olan insanın rahatı, yalnız sa’y ve cidaldedir. ”Sizin için meşakkatte rahat vardır. Fıtratı heyecanlı olan insanın rahatı, çalışma ve mücadele etmededir.” (HÂŞİYE)
Seyahatimde, beni tanımayanlar, kıyafetime bakıp beni tacir zannedip, derlerdi ki:
“Sen tacir misin?”
“Evet, tacirim; hem de kimyagerim.”
“Nasıl?”
“İki madde var; mezcettiriyorum. Bir tiryak-ı şâfî, bir elektrik-i muzî tevellüd eder.”
“Nerede bulunur?”
“Medeniyet ve fazilet çarşısında. Cephesinde insan yazılan ve iki ayak üstünde olan sandık içindeki, üstüne kalp yazılan siyah veya pırlanta gibi parlak olan bir kutudadır.”
“İsimleri nedir?”
“İman, muhabbet, sadâkat, hamiyet.”
HÂŞİYE: Şimdi anlıyorum ki, ne dediğimi anlamıyorsunuz. Zira, ben siz oluyorum, anlamıyorum. Şunun büyük kardeşi olan ulema reçetesi, daha müphem konuşuyor. Demek, beraber gezmekliğim lâzım. İşte, ben de hayalimi terfik ettim.
(Ceride-i Seyyare, Ebû Lâşey, İbnüzzaman, Ehu’l-Acâib, İbni Ammi’l-Garâib, Said Nursî, Bediüzzaman)
Eski Said Dönemi Eserleri, Münazarat, s. 219
LÛGATÇE:
Ebû Lâşey: “hiçbir şeye sahip olmayan, dünyaya değer vermeyen” manasında, “Hiçbir şeyin babası” demektir.
Ehu’l-Acâib: insanı şaşırtan acayipliklerin kardeşi.
cellâd-ı sehhar: büyüleyici cellât.
Ceride-i Seyyare: gezici gazete.
cidal: mücadele.
elektrik-i muzî: aydınlatan, ışık veren elektrik.
İbni Ammi’l-Garâib: hayret verici şeylerin amcasının oğlu, garip ve tuhaf bir kişi.
kârâşinâ: iş bilir, işini bilen.
meylü’r-rahat: rahata meyil, rahat etme arzusu, konfor arama.
mücahid-i âlîcenap: yüksek gayret ve çaba ile mücadele eden.
müteheyyiç: coşkun, heyecanlı.
sa’y: çalışma.
terfik etmek: arkadaş etmek, birinin yanına katılmak.
zindan-ı sefalet: fakirlik ve perişanlık zindanı.