Cevap: Doğruluk.
Suâl: “Daha?”
Cevap: Yalan söylememek.
Suâl: “Sonra?”
Cevap: Sıdk, ihlâs, sadâkat, sebat, tesanüd. (HÂŞİYE)
Suâl: “Yalnız?”
Cevap: Evet!
Suâl: “Neden?”
Cevap: Küfrün mahiyeti yalandır. İmanın mahiyeti sıdktır. Şu bürhan kâfi değil midir ki, hayatımızın bekası imanın ve sıdkın ve tesanüdün devamıyladır.
HÂŞİYE: Madem muhataplar içine Nurcular girdiler, “sıdk” kelimesine “ihlâs, sadâkat, sebat, tesanüd” gibi kelimeler ilâve olur.
ESDE, Münazarat, s. 201
***
Üçüncü Kelime ki; bütün hayatımdaki tahkikatımla ve hayat-ı içtimaiyenin çalkamasıyla hülâsa ve zübdesi bana kat’î bildirmiş ki:
Sıdk, İslâmiyetin üssü’l-esasıdır ve ulvî seciyelerinin rabıtasıdır ve hissiyat-ı ulviyesinin mizacıdır. Öyle ise, hayat-ı içtimaiyemizin esası olan sıdkı, doğruluğu içimizde ihya edip, onunla manevî hastalıklarımızı tedavi etmeliyiz.
Evet, sıdk ve doğruluk, İslâmiyetin hayat-ı içtimaiyesinde ukde-i hayatiyesidir. Riyakârlık, fiilî bir nevi yalancılıktır. Dalkavukluk ve tasannu, alçakça bir yalancılıktır. Nifak ve münafıklık, muzır bir yalancılıktır. Yalancılık ise, Sâni-i Zülcelâl’in kudretine iftira etmektir.
Küfür, bütün envâıyla kizbdir, yalancılıktır. İman, sıdktır, doğruluktur. Bu sırra binaen, kizb ve sıdkın ortasında hadsiz bir mesafe var; şark ve garb kadar birbirinden uzak olmak lâzım geliyor. Nâr ve nur gibi birbirine girmemek lâzım. Halbuki gaddar siyaset ve zalim propaganda birbirine karıştırmış, beşerin kemâlâtını da karıştırmış.
ESDE,
Hutbe-i Şamiye, s. 250
LÛGATÇE:
beka: devamlılık.
bürhan: delil.
kizb: yalan.
mahiyet: nitelik, özellik.
nâr: ateş.
rabıta: bağ.
sebat: kararlı olma; iman ve İslâmiyete hizmette kararlı olma.
sıdk: doğruluk.
tasannu: yapmacık hareket.
tesanüd: dayanışma, birbirini destekleme.
ukde-i hayatiye: hayatla ilgili düğüm, hayat düğümü.
üssü’l-esas: en önemli esas, temel esas.
zübde: öz, özet.