"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman'ın 'Adem-i merkeziyet' fikrine bakışı nasıldı?

Risale-i Nur'dan
01 Mart 2015, Pazar 11:52
Adem-i merkeziyet fikri (…)—zaten merkezden nefret var—istibdat cihetiyle (…) birden bire kuvve-i anilmerkeziyeye inkılâp edeceğinden, (…) muhtariyete ve sonra istiklâliyete ve sonra tavaif-i mülûk sûretini giydiğinden (…) öyle bir zenb-i azîm olur ki…

PRENS SABAHADDİN BEYİN SÛ-İ TELÂKKİ OLUNAN GÜZEL FİKRİNE CEVAP

Hayat ittihattadır. Benim gibi bir bedevînin fikri fıtrat-ı asliyeye daha yakın olduğu için muhakemesi de tabiî olduğundan, sun’îden daha mükemmel olacaktır. 

Şöyle ki: Efrat mabeyninde muhabbet-i millî, zerrât mabeynindeki câzibe-i cüz’iyeleri gibi, bir muhassal teşkili ile cihetü’l-vahdetimiz olan usûl-i merkeziyeyi intaç edeceğinden, ittihat ve muhabbet-i millî revâbıtını tahkim eylemekle zülâl-i medeniyet o mecarîde seyelân ederek şu anasır-ı muhtelifeyi bir seviyeye getirdiğinden, aheng-i terakki hoş bir nağme ile ecnebilerin sımah-ı hâssesinde taninendaz edecektir.

Hem de, her kavmin mâbihi’l-bekası olan âdât-ı milliye ve lisan-ı kavmiyeye ve istidad-ı efkâra muvafık, hükûmet teşebbüsata başlamalı. Tâ ki makine-i terakkiyat-ı medeniyetin buharı hükmünde olan müsabakayı intaç edecek bir hiss-i rekabet peyda olabilsin. Yoksa bu revabıt ve mecarîyi fekkedecek adem-i merkeziyet fikri veyahut onun ammizadesi unsura mahsus siyasî kulüpler—zaten merkezden nefret var—istibdat cihetiyle ve şiddet-i ihtilâf-ı unsur ve mezhep sebebiyle birden bire kuvve-i anilmerkeziyeye inkılâp edeceğinden, tevsî-i mezuniyet kabına vahşetin galeyanıyla sığmayacağından, Osmanlılık ve meşrûtiyet perdesini birden feveran ile yırtacak bir muhtariyete ve sonra istiklâliyete ve sonra tavaif-i mülûk sûretini giydiğinden hiss-i rekabet dâiyesiyle vahşetin ve adem-i müsâvâtın mahsulü olan fikr-i istilâ yardımıyla bir mücadele-i keşmekeş intaç edeceğinden, öyle bir zenb-i azîm olur ki, hürriyetteki hasene-i uzmaya menafi-i umumî mizanıyla tartılsa muvazi, belki ağır gelecektir.

Seviye-i irfanı bir mütemeddin devletin—Alman gibi—libas-ı siyaseti, kamet-i istidadımıza ya kısa veya uzun olacaktır. Zira seviyemiz bir değildir. Tıbbın eski bir düsturudur ki, her illet zıdd-ı tabiatıyla tedavi olunur. Binaenaleyh, mizac-ı ittihad-ı millete arız semum-i istibdat ile, istidat ve meyl-i iftirak marazını izale veya tevkif lâzımken, adem-i merkeziyet fikriyle veyahut onun kardeşioğlu gayr-i mahlût siyasî kulüpler sirayetine yardım ve önüne menfezler, kapılar açmak muhalif-i kaide-i hikmet ve tıp olduğundan, bir deha-i mücessemin, ki fatiha-i zaferi istihsal, hasene-i uzma-i hürriyet ve ittihad-ı milleti iken, böyle bir iftirak zenb-i azîmiyle hatime çekmek, on üç asır evvel ölmüş asabiyet-i cahiliyeyi ihya ile fitneyi ikaz etmek ve Asya’nın mahall-i saadetimiz olan sema-i istikbaldeki cinanı cehenneme döndürmek, hamiyet ve ulüvvücenaplarına yakıştıramıyorum.

Onun tevili güzel; fikren taakkul edebiliriz, amma istidadımızla amelen tatbik edemeyiz. Tatbikine çok zaman lâzım. Biz ki ekseriz, muvahhidiz; tevhidle mükellef olduğumuz gibi, ittihadı tesis edecek muhabbet-i milliye ile muvazzafız. Eğer unsur lâzım ise, unsur için bize İslâmiyet kâfidir.

(Eski Said Dönemi Eserleri, Nutuk, s. 183)

LÛ­GAT­ÇE:

adem-i merkeziyet: Bir idareye bağlı olan bölümlerin, kendi kendilerini idare etme sistemi, yerinden yönetim.
adem-i müsâvât: Eşitliğin olmaması.
aheng-i terakki: İlerlemenin ahengi.
anasır-ı muhtelife: Çeşitli unsurlar, kavimler.
asabiyet-i cahiliye: Cahillikten ortaya çıkan ırkçılık.
câzibe-i cüz’iye: Atomik çekim gücü.
Cihetü’l-vahdet: Birlik yönü.
dâiye: Sebep.
fekketmek: Feshetmek, kesmek, bozulmak.
fıtrat-ı asliye: Bozulmamış yaratılış.
gayr-i mahlût: Karışık olmayan.
istidad-ı efkâr: Fikre, düşünceye ait kabiliyetler.
ittihat: Birleşme.
kuvve-i anilmerkeziye: Merkez-kaç kuvveti.
mabeyn: Ara.
Mâbihi’l-beka: Devamlılık sebebi olan beka.
mecarî: Bir işin gidiş, oluş yolları.
meyl-i iftirak: Ayrılık eğilimi.
muhabbet-i millî: Kendi milletine duyulan sevgi.
muhassal: Toplam, hülâsa.
muhtariyet: Özerklik.
muvazi: Birbirine denk.
mütemeddin: Medenileşmiş, ilerlemiş.
revâbıt: Rabıtalar, bağlar.
semum-i istibdat: İstibdat zehri.
sımah-ı hâsse: Duyarlı, hassas kulaklar.
sû-i telâkki: Kötü anlayış.
taninendaz: Çınlayan.
tavaif-i mülûk: Memleketin parçalanması. Tarihi bir olay olarak, Abbasi devletinin parçalanması ile küçük devletlerin ortaya çıkması; devletlerin parçalanması.
tevsî-i mezuniyet: Yetkinin arttırılması.
unsur: Etnik köken, ırk, milliyet.
usûl-i merkeziye: Merkezi esaslar, ölçüler.
zenb-i azîm: Büyük günah.
zülâl-i medeniyet: Medeniyetin tatlı suyu.

Okunma Sayısı: 6271
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Kaan

    19.1.2017 17:57:18

    Allah razı olsun, güzel bir paylaşım

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı